Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Feyza
Feyza
@ferahfezay
27 okur puanı
Eylül 2017 tarihinde katıldı
Kitap insan vücudunu ele alarak bize tanıtıyor aynı zamanda sadece maddeden ibaret olmadığımızı manevi boyutumuzun olduğunu da anlatıyor. Kitabı okurken sanki vücudumun içinde bir yolculuğa çıkmış gibiydim. Her ayrıntı anlatılmıştı kandaki süreçten tutun diğer organların birbirleriyle olan ilişkilerine kadar. Tabiki Yaratanın bizi mucizevi bir şekilde yaratması da okurken çokça aklıma geldi ve tekrardan hayran kaldım. Bunlara ek olarak endüstri devriminin kurduğu bir dünyanın ve şu anki içinde bulunduğumuz teknoloji devrinin getirdiği yeniliklerin ne kadar bizim ruhumuza ve bedenimize uygun olmadığını anlatıyordu. Burada bahsedemeyeceğim kadar çok fazla modern dünyanın getirdiği ancak bizim zihin dünyamıza ve bedenimize uygun olmayan düşüncelerden bahsedilmiş. Kısacası okumaya değer bilgiler veren bir kitap, ufku genişletmek için okumak gerek.
Okurken Oktay Sinanoğlu gibi bir insana ülkemizde sahip olduğumuz için çok gurur duydum. Hayata olan bakış açısı, zekası, bilgileri beni kendine hayran bıraktı. Üniversitede %100 İngilizce bölüm okumuş biri olarak yabancı dilde eğitim hakkındaki görüşlerine tamamen katılıyorum. Kendi ana dilinden olmayan akademik bilgileri öğrenirken bir çok şeyin havada kaldığı, aynı zamanda terimlerin bile Türkçesini tam olarak öğrenemediğin bir eğitimden sonra kendi dilinde iş yaparken ne kadar verim sağlayabilirsin ki? Benim de İngilizce öğrenirken düşündüğüm Oktay Sinanoğlu'nun sık sık söylediği gibi kendi dilini bilmeyen bir insan ikinci biri dili öğrenirken çuvallıyor ve ortaya şimdilerde plaza dili dediğimiz Sinanoğlu'nun Angolamanca dediği durum ortaya çıkıyor ve gerçekten çok gülünç bir durum oluyor. Bunlara ek olarak Oktay Sinanoğlu'nun sürekli olarak Amerika rüyasını bize gerçekleriyle anlatması ve geleceğin Asya'da olduğunu söylemesi çok ufuk açıcı ve Türkiye'de dönen bunca şeyin arkasındaki hikayeleri sorgulamak için çok büyük bir adım. Kitaptaki bilgiler toplumun üst kademeleri tarafından dikkate alınsa ve Sinanoğlu'nun Türkiye hayali gerçek olsa...
Her Şey Seninle Başlar
Kitap klasik kişisel gelişim kitaplarından farklı olarak sadece motivasyon vermiyor aynı zamanda yolu size gösteriyor ve tarif ediyor. Başarmayı öğretmeyi hedeflemiş bir yazar tarafından yazılmış kitap başarının öğretilebilir bir şey olduğunu savunuyor. Başarmanın ilk adımının kendini tanımaktan geçtiğini öğretiyor, hayatta neler istediğini, istediği hayata kavuşmak için neleri yapması ve yapmaması gerektiğini sorgulatıyor. Başarının toplumsal bir yarar sağlaması gerektiğini, toplumsal başarıyı elde etmiş bireylerin yaşadıkları ülkeyi başarıya ulaştıracağını söylüyor. Kitapta sık sık kişisel başarının ve toplumsal başarının nasıl ülke başarısını getireceğini ve bunun herkes için bir vatan görevi olduğu vurgulanıyor. Ben bu noktada çok katılıyorum yazara başarmış kişiler başarılı bir toplum oluşturur. Aynı zamanda başarıyı hayatın bir parçası haline getirmeyi de sık sık öneriyor yazar. Başarının başarıyı getireceğini, başarıların ise beraberinde bir çok şeyi. Kitaptaki şu soru beni etkiledi, yazımı da bu şekilde bitirmişim olayım.
"Bugün yapman gerektiği halde yapmadıkların nedeniyle gelecekte nerede olamayacaksın?"
Okur Takip Önerileri
Veba Geceleri
Orhan Pamuk bu kitapta Osmanlı'ya ait hayali bir adada çıkan veba salgınını tarihi bir roman havasında, o adada bir zamanlar yaşayan Pakize Sultan'ın ablasına yazdığı mektuplardan bilgiler ışığında bir tarihçi tarafından yazılmış. Kurgu konusunda Orhan Pamuk gerçekten çok iyi. Çok iyi araştırarak, gerçek hayatla birleştirerek, hikayeleştirerek anlatılıyor hikayeler. O kadar iyi kurgulanmış ki kitabın içinde geçen tabloları, kitapları araştırmak istedim (bu genel olarak Orhan Pamuk'un romanlarında yaptığı bir şey). Bu noktada hakkını yiyemem Orhan Pamuk'un ancak kitap o kadar detaylara boğulmuş ki okurken zorlandım ve kitabı bitirmem 1 ayımı aldı. Bu yüzden maalesef bu kitap benim "reading slump" (okuma çöküşü) yaşamama neden oldu. Bundan dolayı kitaba methiyeler düzemeyeceğim. Aynı zamanda tarihi roman olma özelliği olduğu için sanırım yer yer kitabın roman havasından çıkılıp tarihi bilgiler verilmiş bu da benim kitaba tam olarak hakim olamamama neden oldu. Kuş bakışı açısındansa biraz daha insanların duygularını anlayabiliceğimiz, diyalogları daha çok okuyacağımız tarzda olsaydı kitaba hakimiyet konusunda daha iyi olabilirdi. Kitabı okurken adanın sahilinde gezmek isterdim, deniz kokusunu hissetmek isterdim, yaz akşamı tadını almak isterdim biraz daha. Bir başka Orhan Pamuk romanında görüşmek üzere.
Gazzali'nin hakikat arayışının bir çeşit günlüğü olan bu kitapta Gazzali 4 ilmi araştırıp Allah'a ulaşma yolunda hangisinin en uygun olduğunu bulmaya çalışıyor. Kelam, felsefe, telimiyye ve sufi ilimlerini inceliyor. Gazzali'nin ne kadar büyük bir ilim adamı olduğuna bu kitapta tekrardan şahit oldum. Kendisi ilmini aktarırken normal bir insanın anlayacağı şekilde örnekler vererek anlatıyor ve anlatılan bilgiler akla yatıyor, havada kalmıyor. Tabiiki burda kitabı Türkçeye çevireni de ayrı tebrik etmek lazım çok iyi bir iş çıkarmış. Kitap felsefeye bakış açımı değiştirdi ve İslam dininin ne kadar yüce bir din olduğunu tekrardan öğretti. Gazzali'nin kitabı bitirirken yazdığı duayı ben de buraya eklemek istiyorum;
Ey Allah'ım! Senden bizleri, kendilerini seçip tercih ettiğin, doğru yola ilettiğin ve hidayete erdirdiğin kullarından eylemeni dileriz. Bizleri zikrini ilham edip ismini unutturmadığın kimselerden kıl. Nefsinin şerrinden koruduğun, senden başkasını tercih etmesine izin vermediğin, yalnızca sana ibadet etmesi için kendine seçtiğin kullarından eyle.
Amin.
Yazar kitapta çok önemli bir konudan bahsediyor. Batılılaşmanın İslam'a verdiği zararlardan, Batının Müslümanlara yaptığı zulümlerden, Müslüman olarak nasıl tavır takınmamız gerektiğinden. Konu gayet net ve açık ancak çok fazla yazım hatası var ve bazı yerlerde direkt bir siteden yazı alınıp kopyala yapıştır yapılmış gibi ve Wikipedia'dan alıntıların alınması kitabın ciddiyetini biraz bozmuş. (Ben 1. Baskısını okudun belki yeni baskılarında bu durum düzeltilmiştir.) Ayrıca bazı konular kısa kesilip yazarın diğer kitaplarının reklamı yapılmış. Bu açılardan bakıldığında vasat altı bir kitap ancak konu itibariyle üstüne düşünülmesi ve anlatılması gereken bir kitap. Bu konulara ilginiz varsa okunabilir.
Orhan Pamuk...
Orhan Pamuk kitapta 1980'ler Türkiye'sini siyasi ideolojilerle birbirinden ayrılan Sessiz Ev'in karakterlerinin iç konuşmalarıyla güzel bir konuya değinmiş. Ancak bu konuyu anlatırken bu kadar şarhoşluk ayrıntısına gerek var mıydı gerçekten? Bence yoktu. Kitabı okurken - özellikle Metin'in kısımlarını - başım döndü. Bir de bu kitapta Orhan Pamuk bence Veba Gecelerinin temelini atmış. Faruk karakteri de tarihi araştırmalarını yaparken Osmanlı tarihinde geçen vebadan ölen bir grup insanın dosyalarına rastgelip bir roman yazmayı hayal ediyordu. Her neyse kitap anlatım olarak gayet akıcı ve güzeldi, kurgu olarak bir şaheser denemez ama Orhan Pamuk özelinde düşünürsek iyiydi. Betimlemeleri de çok kuvvetliydi söylememe gerek yok sanırım.
Gönül eğlendirmeyle başlayıp aşık olunan bir aşkın hikayesi Swann'ın Bir Aşkı. Hikaye ve kurgusu itibariyle aman aman bir kitap olduğunu söyleyemem. Bunun gibi onlarca kitap okumuşsunuzdur. Ancak betimlemeler, kitaptaki cümleler hikayeyi bambaşka bir yere taşıyor. Swann'ın yaşadığı krizleri, içindeki sevgisinin artması, azalması, her şey o kadar detaylı bir şekilde anlatılmış ki insan okurken bu duyguları nasıl bu kadar iyi anlatabilirsin diye Proust'a sormak istiyor. Çünkü bazıları çok tanıdık. Mesela Swann'ın Odette ile buluşma yerine gidip Odette orda olmayınca yaşadığı sancılar, aklındaki senaryolar, içinde yangınlar koparken dışarıya yansıtmamaya çalışmasındaki çabaları... Aynı zamanda Ahmet Hamdi Tanpınar'ın etkilendiği yazarlardar biri olarak geçiyor Proust, okurken benzerlikler görülüyor gerçekten. Mesela Proust bir senfonideki 'cümlecik' ten sayfalarca bahsediyor, aynı şekilde Tanpınar da Huzur romanında farahfeza makamından sayfalarca bahsediyordu. Bu açıdan okumak da benim için anlamlıydı. Klasik roman sevdalısıysanız Proust'u kesinlikle okumalısınız. Tam olarak edebi sanatı yaşatıyor kendisi.
Tek kelimeyle harika bir kitaptı. Adı gibi EVLENMEDEN ÖNCE herkesin okuması bir kitap diye düşünüyorum. Okurlardan gelen mektuplarla konular çok iyi işlenmiş. Bazı mektuplar kalbimi çok kırdı, bazıları çok mutlu etti, bazıları gözlerimi doldurdu... Mektupların neredeyse hepsi kadınlardan geldiği için aslında evlilik sıkıntılarını hep bir kadının gözünden görmüş olduk. Bu biraz beni düşündürdü. Ancak aynı zamanda insan insana bir kitap olduğu için almam gerekenleri aldım kitaplığıma koydum. :)
İslam ve batıyı tarihten günümüze çok açık bir şekilde anlatmış İbrahim Kalın. Islamophobia kavramının nasıl oluştuğunu "ben" ve '
"öteki" kavramıyla açıklamış. Bir alıntıyla kitabı özetleyecek olsam şunu alıntılardım;
" Ötekiyle barış içinde olabilmekse, kendimizle barışık olmamıza bağlı."
Ve bir de şu;
" Batı' nın İslam algısı, aslında kendi aynadaki yansımasıdır."
Batının tarihte neden Osmanlı'yı ve İslam'ı kötülediklerini çok iyi anlatan sözler.
İçim acıdı okurken. O kadar güzel ve gerçekçi betimlenmiş ki her şey... Fazla bir yorum yapamıyorum. Darmaduman etti beni incinin hikayesi. Daha ne denir bilmiyorum.
Mutluluğun Kitabı
Adının hakkını veren bir kitaptı. Polyannacılık yapmadan acısıyla tatlısıyla nasıl mutluluğa sahip olunur anlatılmış bir Budist ve Hristiyan dini liderlerin deneyimleri ve düşünceleriyle. Yazar da verilen görüşlere ek kendi düşünceleri ve edindiği psikolojik ve bilimsel verilerle desteklemiş konuşulan argümanları. Kitap bir roman gibi başlıyor, betimlemeler çok fazla. Sanıyorum ki kitap yapılan iki dini liderin buluşmasıyla elde edildiği için, okuyucunun da mental olarak orada hissetmesini sağlamak için bu şekilde yazılmış. Ayrıca kitap soru-cevap ve diyaloglar halinde ilerliyor. Kitabın amacına ulaştığını düşünüyorum zira mutluluğa bakış açım değişip perçinleşti. Ek olarak da bazı kitapların zamanı vardır derler, o sizi bulur. Bu kitabın da zamanı olduğunu düşünüyorum, ihtiyacınız olduğu zaman kitap sizi bulacaktır. Kitaptan bir alıntı yaparak bitirmek istiyorum.
" Her gün, yeniden başlamak için yeni bir fırsattır. Her gün sizin doğum gününüzdür."
Kamelyalı Kadın
Aşkın nasıl yüce bir duygu olduğunu, çevredeki sözlere düşüncelere kulak asılıp nasıl mahvedilebileceğini çok güzel anlatan bir kitaptı. Okurken Armand'a bol bol kızdığım, Marguerite'e de bol bol merhamet duyduğum bir kitap oldu benim için.
Terapi gibi bir kitap. Herkesin okumasını isterim bu kitabı. Özellikle psikolojiyle ilgilenenlerin okuması gereken bir kitap. Okurken hiç bitsin istemedim. İçinde çok güzel bilgiler, çözümlemeler içeriyor. Kitabı okurken hem kendimi, yaşamımı sorguladım hem çevremdeki insanları anlamaya ve çözümleye çalıştım. Özetle harika bir kitap okuyun, okutun.
Gazali çok güzel bilgiler içeren, kitabın adının hakkını veren bir kitap yazmış. Ancak kitabı İslam hakkında belli bir bilgiye sahip insanların okumasının doğru olduğunu düşünüyorum. Ben kitabı fazla olmayan bilgimle biraz zorlanarak okudum ve kitabın hakkını verebildiğimi düşünmüyorum. Okumak isteyenler dikkatle okumalarını tavsiye ederim.
