Merhaba okur dostlarım! Bugün Kendine Ait Bir Oda’nın yorumuyla geldim.
Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’la ve bilinç akışıyla tanıştığım kitap oldu. Virginia Woolf’la tanışmak için çok heyecanlı olmama rağmen bilinç akışı tekniği biraz gözümü korkutuyordu. Kitaba başlamamdan itibaren bu korkum dağıldı ve yerini çok keyifli bir okumaya bıraktı.
Zaten kitap, kurgu dışı bir kitap olma özelliğini bilinç akışı tekniğiyle kaybetmiş. Yani kitaptaki bilinç akışı tekniğini çıkardığımızda “Kadın ve Kurmaca” hakkında kurgu dışı bir kitaba ulaşırdık bence. Bilinç akışı, kitabı daha samimi ve akıcı yapmış. Eğer ilk defa bu teknikte yazılmış bir kitap okuyacaksanız araya fazla zaman sokmadan okumanızı tavsiye ederim.
Yazarın gözlemlerinin, tespitlerinin çok yerinde olduğunu düşünüyorum. Yazıldığı zamandan bu zamana kadar kadınların sesi olarak, toplumsal cinsiyet eşitliğine dikkat çekerek çok yol kat etmiş bir kitap.
Kitabı okurken yazarla “Edebiyat ve Kadın” konusu kapsamında keyifli bir edebiyat sohbeti yapıyormuşuz gibi geldi. Sanki yazarın çalışma masasında oturmuş birlikte kitap karıştırıyormuşuz gibi hissettirmesi, Charlette Bronte’den Jane Austen’a, birçok yazardan bahsetmesi çok keyifliydi.
Okumamın zamanının çok yerinde olduğunu hissettim. Ama daha alacak çok yolum var tabii. Bahsedilen bazı kitapları okumak, bilmek bile beni çok mutlu etti. Hele ki sevdiğim yazarlardan bahsedilince…
• Edebiyatla ilgilenen, kitap okumayı seven herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum ve herkese tavsiye ediyorum.