Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
SADIK BAYDERE
SADIK BAYDERE
@fidelis
Kitap, sanat, arkeoloji, tarih, felsefe, doğa ve seyahat aşkıyla dolu bir "Dinozor" Bilgisayar Mühendisi...
Bilgisayar Müh.
ODTÜ
baydere.com
272 okur puanı
Temmuz 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Bir ara Avusturya'da birlikte çalıştığı Freud'un psikanaliz alanında en iyi kafa dediği, 1939'da göç ettiği Amerika'da Gıda ve İlaç Dairesi FDA'nın direktiflerine aykırı hareket ettiği için iki yıl hapse mahkum edilip tüm kitapları yakılan ve hapiste iken trajik şekilde hayata veda eden tıp doktoru ve psikanalist Wilhelm Reich'ın (1897-1957) özgürlükçü sosyalist siyaset felsefesini, özellikle de işçi sınıfının kurtuluşa ulaşmasının tek yolu olarak doğrudan eyleme ilişkin görüşlerini özetlediği, yaşadığı mesleki olumsuzluklara karşı sitem de barındıran, 1945-47 arasında yazdığı deneme türündeki "Küçük Adam"a seslenişini düşünerek ilgi ile okudum.
Küçük adam, her toplumda görülen, yazardan çiftçiye, politikacıdan hırsıza, askerden sokak kabadayısına, esnaftan tüccara değin her çeşit insanın ortak yanıdır. Küçük adam, kendisine her söylenene, ne öğretilirse ona inanan, nereye çekilirse oraya giden insandır. Bu insanın etkin bir konum alması, kurtulması, onun bilinçlenmesine bağlıdır. Küçük adam, bu sıradan insan bilinçlenip kendi kendini yönetmedikçe, kendi alınyazısını kendisi çizmedikçe küçük adam olarak kalacak, yeryüzü diktatörlerden, sömürgenlerden kurtulamayacaktır. İnsanlığın kurtuluşu büyük adamların değil, küçük adamların, açıkçası kitlelerin kendi elindedir.
Zamanı geçmeyecek, her zaman geçerli olacak toplumsal analiz ve öğütler içeren, zaman zaman raftan indirilip okunması gerektiğini düşündüğüm bu güzel kitabı hararetle tavsiye ederim.
·
Puan vermedi
Rahmetli Bekir Coşkun'un (1945-2020) Hürriyet Gazetesinde Pako'ya Mektuplar başlığını kullanarak yazdığı doğa-çevre yazılarından oluşan "Pako'ya Mektuplar" kitabı ile, köpeği Pako'nun 16 Kasım 2002 ile beyin tümöründen 15 yaşında hayatını kaybettiği 10 Temmuz 2004 haftasına dek köşesinde çıkan yazılardan oluşan kitabı "Ben Pako" kitabının birleştirilmiş baskısı olan bu güzel kitabı "buruk" bir keyifle okudum; toplumun ve bilhassa yönetimlerin doğaya ve hayvanlara karşı duyarsızlığının giderek arttığı, kendi kendimizi, geleceğimizi tüketmeye, bir bakıma intihara/kıyamete giden kötü gidişatı düşünerek.
Hayvanlara yapılan zulmün ifşa edilip hayvan hakları konusunda toplumumuzdaki bilincin güçlenmesine ve zor da olsa yasalarımıza yansımasına büyük katkı sunmuştur Bekir Coşkun ve Pako'su...
"Sana seslenirken asıl amacım insanlara bir şeyler anlatmaktı. Belki de benim ve benim gibi, çevrenin, doğanın, ağaçların, ırmakların, ovaların, geyiklerin, turnaların, kısacası cennet dünyanın yok oluşuna tepki duyan insanların bir dilekçesi... Başarmamız için dua et Pako. Dua et..." diyor Bekir Coşkun, kitabının önsözünde.
Dualar yetersiz kalıyor maalesef, ama dualarım sizinle Bekir Coşkun. Ruhunuz huzur bulsun...
Rahmetli Bekir Coşkun'un (1945-2020) Hürriyet Gazetesinde Pako'ya Mektuplar başlığını kullanarak yazdığı doğa-çevre yazılarından oluşan bu güzel kitabı "buruk" bir keyifle okudum; toplumun ve bilhassa yönetimlerin doğaya ve hayvanlara karşı duyarsızlığının giderek arttığı, kendi kendimizi, geleceğimizi tüketmeye, bir bakıma intihara/kıyamete giden kötü gidişatı düşünerek.
"Sana seslenirken asıl amacım insanlara bir şeyler anlatmaktı. Belki de benim ve benim gibi, çevrenin, doğanın, ağaçların, ırmakların, ovaların, geyiklerin, turnaların, kısacası cennet dünyanın yok oluşuna tepki duyan insanların bir dilekçesi... Başarmamız için dua et Pako. Dua et..." diyor Bekir Coşkun, kitabının önsözünde.
Dualar yetersiz kalıyor maalesef, ama dualarım sizinle Bekir Coşkun. Ruhunuz huzur bulsun...
Okur Takip Önerileri
Dünya basınındaki ender örneklerden sayılan, bir köpeğin yüksek tirajlı bir gazetede köşe yazması Rahmetli Bekir Coşkun'un rahmetli "yazar köpeği" Pako'ya nasip olmuştur; Bekir Coşkun'un (1945-2020) yaratıcılığı, o zamanki Hürriyet Gazetesi yönetiminin alicenaplığı sayesinde.
Hayvanlara yapılan zulmün ifşa edilip hayvan hakları konusunda toplumumuzdaki bilincin güçlenmesine ve zor da olsa yasalarımıza yansımasına büyük katkı sunmuştur Bekir Coşkun ve Pako'su...
Pako'nun 16 Kasım 2002 ile beyin tümöründen 15 yaşında hayatını kaybettiği 10 Temmuz 2004 haftasına dek köşesinde çıkan yazılardan oluşan bu kitabı; bir zamanlar ailemizin değerli bir ferdi olan, 3 yaşında karaciğer yetmezliğinden kaybettiğimiz golden retriever Tofi'mizi hatırlayarak, zaman zaman gözlerim nemli okudum.
Pakolar, Tofiler, Boncuklar, Fıstıklar, ...
Kıymetiniz, sevginiz, yoldaşlığınız birçoğumuz tarafından bilinmiyor, takdir edilmiyor maalesef. İyi ki vardınız, varsınız, iyi ki hayatlarımıza değer ve neşe kattınız, katıyorsunuz...
Fransız Devrimini etkileyen Aydınlanma felsefesinin öncülerinden filozaf yazar François Voltaire'in (1694-1778) zamanının din ve politik anlayış ve yönetimini eleştiren gizli hicivler barındıran;
- Erdemli, akılcı, iyi ve dürüst bir insan olmanın bedelini çoğunlukla hayal kırıklıkları ve mutsuzluk ile ödeyen genç bilge Sadık'ın Babil zamanlarındaki Suriye, Mısır, Arabistan ve Sri Lanka'ya uzanan hikayesini anlatan < Sadık (Zadig) > ve
- Kuzey Amerika'dan İngiltere, oradan da Fransa'ya yolu düşen Huron Kızılderilisi, 'içi dışı bir' olan genç Safdil, nam-ı diğer Herkül'ün Fransa'daki yozlaşmış ortamda aslını kaybetmeden kendisini bulma yolculuğunu anlatan < Safdil (L'ingénu) > adlı felsefi hikayelerini düşünerek keyifle okudum.
Ölmeden mutlaka okunması gerekenlerdendir Voltaire...
Baltacı Mehmet Paşa'yı 1711 Prut Savaşında barışa ikna ederek tarihin akışını değiştiren Çariçe Katerina ve eşi Büyük Rus Çarı 1. Petro (1672-1725) zamanında (1682-1725), Safevi Hanedanlığı'nın son yıllarında, 1715-18 arasında İran'a elçi, daha doğrusu "istihbaratçı ajan" olarak gönderilen, eğitimsiz er olarak askerlik hayatına başlayıp, bütçeden 500 ruble çaldığı iddiasıyla idam edilerek hayatına trajik bir son verilen General Artemy Volinsky'nin (1689-1740) çoğu hazırlık çalışmaları ve zorlu yollarda, azı (beş buçuk ay) son Safevi hükümdarlarından Şah Hüseyin Mirza'nın (1668-1726) sarayının bulunduğu başkent İsfahan'da geçen anılarını ve istihbarat çalışmalarını içeren altıyüz küsur sayfalık raporundan ve resmi arşiv vesikalarından derlenen, zengin bir kaynakçaya sahip bu kitabı altını çizerek, Rusya, Kafkaslar, İran, Osmanlı, Hazar, Türkistan, Hindistan, ticaret yolları, vb. ile ilgili coğrafya ve tarih bilgimi zenginleştirerek keyifle okudum. Tavsiye ederim...
Şiirlerinden ve denemelerinden tanıdığımız Enis Batur'un, Modern Türk Edebiyatının ustalarından şair-yazar Ahmet Hamdi Tanpınar ile ilgili 1981-2016 arasında yazdığı, kendisinin "çıkma" diye nitelendirdiği, deneme yazılarının aynı çatı altında toplanmasından oluşan, Tanpınar'ın "içim «memnu mıntıka» oldu" sözünden esinlenerek adını koyduğu bu küçük kitap; bilhassa Tanpınar'ın ölümünden uzun süre sonra yayınlanmış, kendi ifadesi ile "jurnal"lerinde, defterlerinde öne çıkan, Tanpınar'ın "kendini gözünün önünden ayırmamasını", aşırı özeleştirel memnuniyetsizliği ve karamsarlığını öne çıkartıp irdeliyor, suda kendi aksine bakıp kaybolan mitolojik Narcissus/Nergiz efsanesini ve resim, ve edebiyat dünyasının Rembrandt ve Witkiewicz gibi ustalarından beslenip örneklemeler yaparak.
"Çoğu niteliksiz de olsa onlarca uydusunu etrafında döndüren bir ana gezegen kimliğiyle yaşayıp ölmüş" dediği Tanpınar için "özeleştirilerinde insafsız davranmış, kendisine, yaptıklarına yaklaşımında zalimlik kertesine varan eleştirellik onu bir başına bırakmıştır" diyor Enis Batur ve şu sonuca varıyor: "Türk edebiyatında hiç kimse Tanpınar kadar, aynaya bakıp bunca acımasız olmayı başaramamıştır'.
Ben de şöyle diyorum Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün büyük ustası için: Kendine büyük haksızlık etmişsin be Üstad. Selam Olsun şiirinde dediğin gibi;
"Selâm olsun bizden güzel dünyaya,
Selâm olsun sonsuz güneşe, aya..."
Bizden de sana selam olsun. Ruhun kıvansın, huzur bulsun...
Genç yaşta Rusya'dan Amerika'ya iltica eden, objektivizmin yaratıcısı ve ferdiyetçiliğin modern filozofu olarak kabul edilen Ayn Rand'ın; affedilmez günah olan "Ben" kelimesinin anlamının, gücünün ve her şeyin bir ile, ben ile başladığının hiç öğretilmediği, kullanılmasının ölümle cezalandırıldığı, toplumu oluşturan "kardeşlerin" kontrollü doğumlarından kırklı yaşlarındaki ölümlerine dek totaliter meclislerin aldığı kararlarla koşulsuz itaat göstererek harem-selam usulü, bizli-sizli, biz-bize diz-dize yaşadığı, ilim, medeniyet, anlayış ve sevginin kalmadığı "distopik" bir ülkedeki Eşitlik 7-2521 ve Hürriyet 5-3000 adlarındaki iki gencin Hiç Eğilmeyen ve Altın Kıza, nihayetinde Prometheus ve Gaia'ya dönüşen bilgiye ve sevgiye ulaşma ve "Ben olma" mücadelesini anlatan felsefi öyküsünü düşünerek, notlar alarak keyifle okudum. Tavsiye ederim...
"Kutlu Kılan, Mutluluk Veren Bilgi" anlamına gelen, Türk edebiyatının ilk siyasetnamesi Kutadgu Bilig'i 1069-1070 yıllarında Çağatay/Hakaniye Türkçesi ile yazıp, Kaşgarlı Mahmut'un akrabalarından, 1069-1103 yıllarında hüküm sürmüş, bilime, edebiyata, sanata değer vermesiyle ve bilgeliği ile övülen, etrafını hep dönemin önemli fikir
Doğal seçilim ile türlerin evrildiğini öne sürerek modern evrim teorisine kurucu katkı sunan doğa bilimci, biyolog ve jeolog Charles Darwin'in, tıp ve teoloji eğitimi sonrası 1831-1836 arasında İngiliz Kraliyet Donanması gemisi Beagle ile yaptığı beş yıllık yolculuğunu anlattığı "Beagle Yolculuğu" kitabından derlenen; Güney Amerika Patagonya kıyılarındaki doğa, coğrafya, jeoloji, türler ve yerliler hakkındaki gözlemlerini içeren bu küçük kitabı bir solukta, keyifle okudum. Yıllar önce okumuş olduğum Beagle Yolculuğu kitabını tekrar okumam için bende güçlü bir istek uyandırdı.
Tavsiye ediyor, sağlık, huzur, kitap ve mutluluk dolu bir 2022 diliyorum. Her şey gönlünüzce olsun...
Gerilim, korku ve gizem ustalarının öncülerinden kabul edilen Amerikan ve dünya gotik edebiyatının büyük isimlerinden, karanlıkların şairi Poe'dan kelime oyunları, felsefi esintiler ve kara mizah içeren, yaratıcı ve gülümseten hikayeler. Keyifle okudum...
Ne demiş Poe; "Gördüklerinizin yalnızca yarısına inanın, duyduklarınızın hiçbirine". Ya okuduklarımızın... ;)
Türk Dil Kurumu'nun Güzel Yazılar dizisinin ilki olan, Türk dünyası ile Türkiye'nin kültür ve dil zenginliğini, bütünlüğünü göstermek, daha doğrusu hatırlatmak için kültür dünyamızın iki büyük vasiyetnamesi olan Orhun Yazıtlarından Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk adlı söylev eserine, Oğuz Kağan Destanından Yaşar Kemal'in Ağrı Dağı Efsanesine, Eski Türk şiirinden, ozan ve aşıklardan divan şiirine, Namık Kemal ve Mehmet Akif Ersoy'dan Cahit Külebi ve Atilla İlhan'ın şiirlerine, Yusuf Has Hacib ve Ali Şir Nevai'den Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Turhan Oflazoğlu'nun deneme türünde hatıra, inceleme vb. çalışmalarından seçkilerin yer aldığı Oğuz'dan Bugüne adlı bu antolojik derleme eseri özümseyerek, altını çizip notlar alarak keyifle okudum. Mis kokulu, renkli bir güldeste. Tavsiye ederim. Sıra dizinin diğer eserlerinde...
Bir Alman göçmen ailesinde baskıcı ve küfürbaz bir babanın çocuğu olarak büyüyen ve hayatının büyük kısmını geçirdiği Los Angeles'ın işsizlik, yoksulluk, alkol ve şiddet dolu dünyasındaki deneyimlerini gizlisi saklısı olmadan, o dünyanın diliyle, direkt ve grafik bir dille anlatmayı tercih etmiş, yalnızlığı, içkiyi ve kadını seven, insanlardan pek hoşlanmayan, eksantrik bir kişiliğe sahip, edebiyat dünyasında bir kült ikonu olarak kabul edilen Bukowski'nin, binlerce şiir, yüzlerce öykü ve romanları dahil birçok eserinde olduğu gibi yarı biyografik özellik taşıyan, vasıfsız işçi anlamını taşıyan Factotum isimli bu uzun öyküsü; yirmili yaşlarda evinden ayrılarak New Orleans, New York, Philadelphia, St. Louis'te çoğu işsiz, azı vasıfsız işlerle, alkol, kadın, serserilik, tembellik ve öykü yazarlığı ile geçen 1940'lardaki gençlik yıllarını, alternatif benliğini yansıtan ikinci kişiliğine verdiği Henry Chinaski üzerinden şehirden şehire bir yol hikayesi şeklinde öykülendirilerek, benim bu çoook uzun tek cümlelik incelememin aksine kısa fakat çarpıcı, gerçekten çarpıcı ifade ve cümlelerle kaleme alınmış.
Rahmetli Oğuz Aral'ın beni 70'li yıllarda her Cuma çıkmasını dört gözle beklediğimiz Gırgır mizah dergisinin baş kahramanı Avanak Avni'nin; Leyla, Dilaver, Manav Amca ve diğer mahalle ahalisi ile yaşadığı maceralarına götüren, vefatından kısa süre önce bir okuyucusunun ricası üzerine derleyerek albüm olarak çıkartılan, zaman tünelinde keyif ve hüzün karışımı bir yolculuk yapmamı sağlayan Avni Albümü için ne denilebilir ki !.. Şılop şılop, muk, dıgıl dıgıl...
Ruhun huzur bulsun Oğuz Abi...
Eserlerinde gerçekçiliğin buram buram koktuğu bir söz büyücüsü olan Marquez'in; satmaya çalıştıkları duvar saatini sokağa çıkma yasağının başladığı gece 11:00'e göre kuran, uğruna bir cinayete kurban giden oğullarından miras, aylar sonra yapılacak dövüşte kazanacağına inanılıp adına veresiye borçlanılan, tüm kasabanın ümit bağladığı horozlarını mısır ile besleyip kendi karınlarını doyurmakta zorluk çeken, astım ile mücadele eden hasta karısı ile birlikte uzun yıllardır emeklilik maaşının bağlandığını teyit eden resmi mektubu giderek zayıflayan bir umutla bekleyen yaşlı ve yaşı kadar da inatçı bir albayın, iç savaş, yasaklar ve yoksulluk dolu hayatının son demlerinden bir kesit sunuyor, okurken sizi de içine çekip hüzünlendiren bu uzun öyküsü. Usta işi...
