İşte böyle Pako....
Gördüğüm her kuş, tanıdığım her yaratık, peşinden baktığım her tavşan, sırtüstü uzanıp seyrettiğim her şahin beni büyüledi... Yüreğimde inanılmaz fırtınalar koptu.
Artık aşıktım Pako...
Dağlara, ormanlara, ağaçlara, derelere, taşlara, kayalara, dikenlere aşıktım...
Sevgimin öyküsünü anlatıyorum sana....
(Arka Kapak)
Sevgili Pako...
Bu kitap belki de ikimizin öyküsü...
Yani bir insan ile kara tüyleri içinde gözleri gözükmeyen bir küçük köpeğin öyküsü...
Doğrusunu istersen, sana seslenirken asıl amacım insanlara bir şeyler anlatmaktı....
Derin ve karanlık bir gecede, sen yanıma yatıp uyuduğunda, ben başını okşadığımda, gözlerimi boşluğa dikip kendi kendime mırıldandığım şeylerdi bu kitap...
Belki de benim ve benim gibi, evrenin - doğanın - ağaçların - ırmakların - ovaların - geyiklerin - turnaların, kısacası cennet dünyanın yok oluşuna tepki duyan insanların bir dilekçesi...
(Önsöz'den)