SONUNA YETİŞECEK NASILSA HERKES...
Kim geç kalmışsa bineceği trene, bir çınar, bir ıhlamura takılır gözleri ya da yeşil bir bavula gözlerinde mahcup, gözleriyle ihtiyar binlerce şimşek yağmurları çağırır ya bir film seyredilir nihayet ya bir ölüm hüzün hiç durmaz, raylar boyunca yürürken üşür.
Bu dünyada her şey mümkün, en iyi işkenceci uzmanlarımızın da eve döndüğünde kendi evlatlarını öptüğüne, hatta bazılarının sinemada film seyrederken ağladığına hiç kuşkum yok.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Kendini bırakmaya cesaret edemiyor. Oysa okumak (veya film seyretmek) bilincinizi bir başkasına teslim etmeyi gerektirir. Hayatını yeniden şekillendirmeye çabalayan bir insanın zihninde dolanan kaygıların dökümü bir kenara atılamaz, uykuda bile.
Söze sığmıyor, dile gelmiyor can. Şire uymuyor, öyküde uymuyor, film karesinde oynamıyor. Dilimize damağımıza değen ne varsa tatmak adına, Hepsinin tadı can, hepsinin tuzu can. Söz etmeye değer ne varsa, kayda değer ne yaşarsa, hep can heyecanı, hepsi canın romanı...
Bir filmin içine hapsolmuş gibiydim, Sürekli oynayan, canından can alan film. Ve son sahnede ruhum bedenimi terk ediyordu.
"Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar."
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.