"Tütünümü, anahtarımı aldım, evden tam çıkıyorum, birşeyin eksik olduğunu, eksik olanın ruhum olduğunu fark ettim. Önemsemedim." Başlangıca bayıldım!
Onca kalabalığın içinde insanın durmadan kendisiyle konuşması bu kadar güzel aktarılabilirdi. Kendimizle konuşurken doğal oluruz neysek oyuzdur, süslü kelimelere gerek duymayız içimizden ne geçiyorsa olduğu gibi önümüzdedir mesela rahatça küfredebiliriz . Kitapta da aynen bu doğallığı görüyoruz çünkü durmadan kendisiyle konuşan bir anlatıcı var karşımızda. Kitap bitiyor ve 5 dakika düşünüyorum noldu yani şimdi?
Kitap yer yer tebessüm ettiriyor derken içinde yalnızlığı belki de çaresizliği görüyorsunuz. Bunları kimi zaman türkü sözleri, şarkı sözleri ve film replikleriyle veriyor.
Kitaptan bir alıntı yaparak sözlerimi bitiriyorum.
"Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?" dedi.
"Herif rüzgârı kendinden menkul uçurtmanın teki.Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı."
"Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku," dedim.Tırsmaya başlamıştım.Haklı olabilirdi.
"Evet, biraz sapık ve tek taraflı bir tutku," dedi, arkasını dönüp gitti.