Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatih Ötgün

Fatih Ötgün
@fthtgn
48 okur puanı
Ağustos 2014 tarihinde katıldı
Dile getirilemeyen nefretten büyüğü yoktur. Dile getirilemeyen aşk gibisi yoktur...
Reklam
Ouagadougou ya giriyordu. Yollar kalabalıklaştı. Binaların boyları uzadı. Pantolonluların sayısı çoğaldı. Hiçbir şey modernleşmenin önünde duramıyordu. İlkellik yakında hepimiz için güzel bir anı olacak. Çok özleyeceğiz onu. Basitlikten tekrar doğacaktık oysa ve o kapıyı da kapatıyoruz. Üstüne de bütün insanlık oturuyor... Elmas tüccarları, köle tacirleri, uyuşturucu pazarlayan hep olacak ama modern hayatın gerektirdiği şekilde. Bütün dünyada tek bir para birimi hüküm surecek. Tek bir dil. Avrupa da yapmak istedikleri bu değil mi zaten? Elli yıl öncesine kadar birbirilerini boğazlayanları aynı dilde konuşturmak! Hiçbir şey değişmeyecek. Sadece eskiden birbirlerine ettikleri küfürleri anlamıyorlardı. Artık son derece iyi anlaşacaklar bu konuda. Ve yine birbirlerinden çaldıkları paranın kendi paralarına göre ne kadar ettiğini hesaplamalarına gerek kalmayacak. Hepsi bu. Gece ile gündüzü değiştiremedikten sonra neye yarar alfabeyi her yerde aynı yapmak?
"Artık müziğin de bir önemi kalmadı benim için. Kim bilir medeni dünyada neler yapılıyordur bu konuda, şu sıralar? İnsanları gözlerini kapattıracak kadar etkileyen, dans ederken birbirlerine kayıtsızca sürtünmelerini sağlayacak ne şarkılar söyleniyordur bir yerlerde. Ama benim için hepsi yapıldı. İlk başlarda sonsuzmuş gibi gelen notalar kombinasyonunun yüz yıllık ömrü olduğu ortaya çıktı. Resmin sınırı fotoğraftı. Müziğin sınırı da makinelerden çıkan sesler oldu. Her uyuşturucu kendi tarzını yarattı. İnsanlar beyinlerini uyuşturma yöntemlerine göre sınıflara ayrıldılar. Ve hepsi kendini kandırdı."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İki dünya savaşını da bu geri zekalıların başlatmış olmalarına şaşırmamak gerekiyordu.Birbirlerinden o kadar çok korkuyorlardı ki aynı metroda beş yüz kişi yolculuk yaparken duyulan tek ses makine gürültüsüydü.Halkı aptal ama azınlıkları var olma çabası içinde yarı tanrılar yaratmış bir toplum.Sömürmeye ve sömürülmeye hayatın amacı olarak bakan bu açık tenli ırk,belki de doğanın en büyük hatasıydı. Atom bombası oraya atılmalıymış.Deniz olmalıymış orada.Balıklar bile daha iyi geçinirmiş birbirleriyle.
Doğdukları andan itibaren düşen insanların,yanlarından hızla geçen fırsatlara ve başka insanlara tutunup tırmanmalarını ve bunu sadece doğdukları andaki yükseklilerine erişebilmek için yaptıklarını anladım.
Reklam
Toplumda bir konuya ilgi duyanların sayısı azsa,derhal parçalanmaz bir kabuğun içine çekilip söz konusu kişiler çeteleşmeye başlar.