Evcilleştirilmiş ancak aynı zamanda özgürlüğüne düşkün bir köpek olan Buck'ın hikayesi, dört yıllık hayatını saygın ve mutlu bir şekilde Yargıç Miller'ın yanında sürdürdüğü sırada, bahçıvan olarak çalışanı olan Manuelin ihanetiyle başlıyor. O dönem güçlü ve sağlam kürkü olan bütün köpekleri Kuzey topraklarına çağırmaları sebebiyle Manuel, Buck'ı satıyor. Böylece bizim el bebek gül bebek büyüyen Buck, hayatın gerçek yüzüyle tanışmaya başlıyor. Hayatında hiçbir olumsuzluk görmemesi sebebiyle tehlikelere ve saldırılara çok açık olmasına rağmen hatalarından aldığı dersler, çektiği acılar ve kendi gibi Kuzey topraklarına getirilen köpeklerin başına gelenlere şahit olması nedeniyle kısa sürede bulunduğu doğanın kanunlarına ayak uydurmaya başlıyor. Vahşi hayattaki mücadelesi ve atalarının çağrısıyla özüne kavuşan sevimli ve vahşi kahramanımızın sürükleyici hikayesi okurlara güzel hisler yaşatacağını düşünüyorum.
Kitaba başlamadan önce yapmış olduğum araştırma sayesinde yine Jack London'ın Beyaz Diş adlı kitabıyla çok ortak özellikleri olduğu söyleniyor ancak ben henüz bu kitabı okumadığım için kitaptan keyif aldım açıkçası. Kitaplığımda bulunan Beyaz Diş'i de okuma listemde epey ertelememin mantıklı olacağını düşünüyorum bu sebeple. İyi okumalar dilerim.