Tüm kırmızı ışıklardan geçiyoruz
Durmamıza imkan yok, hayır hayır
Çeyrek bir depo ve neredeyse bitti
Aşıkmışız gibi davranıyoruz ama asla yetmiyor,hayır
Keşke zamanda geri gidebilsek
Çizgiyi aşmadan önceye. .
Kişiliğini belirtmek için kendini geliştirmeye çalışan insan, bu çabalamanın sonunda ruhsal bir yalnızlığa düşer. Böylece dolgun, dört başı mamur bir hayat yerine manevi bir intiharla yüz yüze gelir.
Hakikat, onu arzu etmeyenin boğazına sarılan bir fahişe değildir. Hatta o kadar çekingen bir güzeldir ki, onun için her şeyini feda etmiş olan bile onun lütfundan emin olamaz.
Kendi içine hapsolmuş, kendinden yoksun ve önlenemez biçimde uçuruma sürüklenen insanın, ruhunun derinliklerinde boşuna uğraş veren güçlerin gıcırtılı sesi değil mi duyulan: tanrım, tanrım, beni neden terk ettin?
Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!
Hiçbir ruh benimki kadar sevgi dolu ya da müşfik; nezaketle, duygudaşlıkla, şefkat ve sevgiyi ilgilendiren her şeyle bu kadar dolu değildir. Ama benimki kadar yüzüstü bırakılmış bir ruh da yoktur...
Ey yüksek insanlar! Alt edin küçük erdemleri, küçük kurnazlıkları, kılı kırk yaran özenmeyi, karınca gösterişini, acınası rahat düşkünlüğünü, en büyük çoğunluğun mutluluğunu! Boyun eğmektense umutsuzluğa düşün daha iyi!