Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Marooned

Marooned
@geceninsonu
Herkes gibi olmayın, tek başına kalmak pahasına olsa bile ayrılın. Dostoyevski
İstanbul
İstanbul
65 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
Kazanc durtusu ile kapitalistler arasindaki yarisma sermaye birikimi ve kullanimindaki kararsizliktan sorumludur. Gittikce tehlikeli olan ekonomik cokuntulerin kaynagi iste bu kararsizliktir. Sınır nedir bilmeyen bu yarısma, buyuk olcude emek kaybına yol acmakta ve yukarıda degindigim gibi, insanların toplumsal bilincini budamaktadır.
Reklam
Üretim faydayı değil, kazancı gözeterek yapılmaktadır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her istedikleri pratik amaçlar ugruna secmen toplulugunu yasama kurulundan ayıran kapitalistler bu partileri etek dolusu paralarla beslemekte, ya da baska yollardan etkileri altında tutmaktadirlar. Bu yuzden de halkın temsilcileri dar gelirlilerin cıkarını yeterince gözetememektedirler. Ayrıca, bugunku kosullar altında kapitalistler, dogrudan dogruya ya da dolayli olarak, baslica haberlesme kaynaklarını (basın, radyo, egitim) denetlemektedirler. Bu bakımdan yurttas icin nesnel sonuclara varmak ve politik haklarını akıllıca kullanmak son derece güç, çogu hallerde de bütün bütün imkansizdır.
Kisilerin ya da az cok kucuk toplulukların kendi kendilerine yettigi o insana uzaktan masal gibi gelen caglar, bir daha geri dönmemecesine göçüp gitmistir artık.
Reklam
İnsanın, dogustan soyaçekim yoluyla belirlenmis biyolojik bir yapısı vardır. Bu yapıya, insan türünü niteleyen doğal itilerle birlikte değişmez gözüyle bakmalıyız.
Amaçlar, yüksek bir ahlâk ülküsü taşıyan insanların kafasında doğar.
Ve giderek azalmaktadır
Bugün avrupa'da yüzyıl öncesinin üç katı insan yaşamaktadır, ama büyük adamların sayısı ölçülemeyecek kadar azalmıstır.
Ahlaklı bir yaşama düzeninin gelismesi bakımından Konfüçyüs'un Buddha'nın, İsa'nın ve Gandhi'nin yaptıkları, bilimin, herhangi bir zamanda yapabileceginden cok daha önemlidir bence.
Bizi ilgilendiren konu yalnız barışı kurtarmanın ve korumanın teknik çareleri değil, aynı zamanda kafaları eğitmenin, aydınlatmanın yoludur. Düşünce özgürlüğümüzü, kişisel özgürlügümuzü tehlikeye sokan güclere karsı koymak istiyorsak, önce yitirecegimiz degerlerin ne oldugunu iyice tasarlamamız ve atalarımızın bunca zor savaslarla elde ettikleri bu özgürlüğe neler borclu oldugumuzu acıkca bilmemiz gerekir. Bu özgürlük olmasaydı, ne Shakespeare, ne Goethe, ne Newton, ne Faraday, ne Pasteur, ne de Lister yetisirdi.
Reklam
Tabiatta öylesine yüksek bir akıl kendini göstermektedir ki, insanın en ince düsünceleri ve buluşları, bu aklın yanında sönük bir bölge gibi kalır.
Bilimin derinlerine inerseniz, kendince bir dinselligi olmayan bir bilim kafasına zor rastlarsınız. Ama bu din duygusu, basit insanınkinden apayrıdır. Böyleleri için Tanrı, iyilik beklenen ve cezasından korkulan, ne kadar saygın olursa olsun, kişisel ilişkiler kurulan bir varlıktır; çocugun babasıyla olan ilişkiye benzer yücelmiş bir duygu.
Bir çağdaşımız haklı olarak şöyle demiştir: en ciddi bilginler, içlerinde derinden derine bir dinsel duygu taşıyanlardır.
İnsanların yalnız ölümden sonraki ceza korkusu ve ödül umudu ile kendilerini tutabileceklerini düşünmek insanlık için hiç de övünülecek bir şey değildir.
İnsan sıkı bir takım dış ve iç yasaların etkisindedir, onun içinde cansız bir nesne nasıl devinimlerinden sorumlu degilse, o da Tanrıya karşı sorumlu değildir.
733 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.