Gençlik adaletsizliğe yöneldiğinde bilincin aynasına bakmaya cesaret edemez; oysa olgunluk çağı kendini bu aynada görmüştür: Yaşamın bu iki evresi arasındaki tüm fark burdadır.
Çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık dört ayrı hayat ,dört ayrı var olma biçimi demektir; bunlardan birini öbürünün kalıbına uydurmaya çalışmak, hepsini öldürmektir.
Gençlik adaletsizliğe doğru yöneldiği zaman, bilincin aynasına bakmayı göze alamaz, oysa olgunluk çağı kendini bu aynada görür; yaşamın bu iki evresi arasındaki tüm ayrım buradadır.
Gençler, sadece gençlik ve olgunluk çağının tabiî ihtiyaçlarına boyun eğmekle kalmazlar. Aynı zamanda çağdaş düşünce akımlarına, modaya, gençlerin üzerinde geçici olarak egemenlik kuran zamanın geleneklerine de uymak, onlarında kefaretini ödemek zorundadırlar.
Usta romancı var mıdır bilmiyorum ama bu roman çoğu romanın ustasıdır. Okur olarak, yazar olarak, insan olarak o kadar öğrenilecek şey var ki bu romandan. Hangi birini yazayım uzun uzadıya? Tek kelimeyle mükemmel. Gençlik yıllarında okuyana ayrı, olgunluk çağında okuyana ayrı bir tat vereceği muhakkak.
HÜRRİYETİN SINIRLARI
Hürriyet ve demokrasi, eski rejimlerin baskısından ve çok defa bu baskıların keyfî oluşundan doğdu. Baskı idareleri insan haysiyetine aykırı olduğu için insanlar, özellikle aydın kimseler bu rejimlere karşı geldi; bunun sonunda hürriyet ve demokrasi rejimleri doğdu
Sosyal bir gelişme ile bu rejimlere kavuşan ülkelerde
"Çocukluk, gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık dört ayrı hayat, dört ayrı yaşam tarzıdır; bunların birini ötekinin kalıbına dökmeye çalışmak hepsini öldürmek demektir.."
Hayatın doğum, ergenlik, gençlik, olgunluk ve yaşlanmadan ibaret olduğunu düşünen ve buna inanan bir insan acınacak haldedir. Böyle bir insanın hiçbir dayanağı, umudu ya da vizyonu yoktur. Bu insan için hayatın anlamı yoktur.