Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Vuslat

Sizlere müjde! Mevt, i'dâm değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkırãz değil, sönmek değil, firâk-ı ebedî değil, adem değil, tesâdüf değil, fâilsiz bir in'idâm değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhîstir, bir tebdîl-i mekândır. Saâdet-i Ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyâttır. Yüzde doksan dokuz ahbâbın mecmaı olan âlem-i berzaha, bir visâl kapısıdır.
Reklam
Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi "Mevla görelim neyler. Neylerse güzel eyler!" de. Pencerelerden seyret. İçlerine girme.
Ma'nen sevdiğin ve alâkadâr olduğun ve perişaniyetinden müteessir olduğun ve ıslâh edemediğin şu kâinât, bir Kadîr-i Rahîm'in mülküdür. Mülkü sâhibine teslim et. Ona bırak. Cefasını değil, safâsını çek. O, hem Hakîm'dir hem Rahîm'dir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ey insan! Sen kendini, kendine mâlik sayma. Çünki sen,kendini idare edemezsin. O yük ağırdır. Kendi başına muhâfaza edemezsin. Belâlardan sakınıp levâzımâtını yerine getiremezsin. Öyle ise beyhûde ızdırâba düşüp azab çekme. Mülk başkasınındır. O Mâlik, hem Kadîr'dir hem Rahîm'dir. Kudretine istinâd et. Rahmetini ithâm etme. Kederi bırak, keyfini çek. Zahmeti at, safâyı bul.
İmânı elde eden rûh-u beşer; mâni'siz, müdâhalesiz, hâilsiz, mümânaâtsız, her hâlinde, her arzusunda, her anda, her yerde o ezel ve ebedî ve hazâin-i rahmet mâliki ve defâin-i saâdet sahibi olan Cemîl-i Zülcelâl ve Kadîr-i Zülkemâl'in huzuruna girip, hâcatını arzedebilir. Ve rahmetini bulup kudretine istinâd ederek kemâl-i ferah ve sürûru kazanabilir.
Reklam
Allah birdir. Başka şeylere mürâcaat edip yorulma. Onlara tezellül edip minnet çekme. Onlara temelluk edip boyun eğme. Onların arkasına düşüp zahmet çekme. Onlardan korkup titreme. Çünkü Sultân-ı Kâinat birdir. Her şeyin anahtarı onun yanında, her şeyin dizgini onun elindedir.Her şey onun emriyle halledilir. Onu bulsan, her mâtlubunu buldun, hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun.
Ey insan kat’iyen bil ki: Hilkatin en yüksek gâyesi ve fıtratın en yüce netîcesi imân-ı billâhtır.
İnsan, ilk uyandığında kalbi nereye dönük olursa akşama kadar onunla meşgul olur. Yani insan, sabah uyanır uyanmaz hemen zikir yaparsa akşama kadar kalbi huzurlu olur. Yok eğer kalbi dünyevi şeylerle meşgul olursa kalbi akşama kadar dünya muhabbetiyle dolu olur.
(Onlar) sağırdırlar (hakkı işitmezler), dilsizdirler, (hakkı söylemezler) , kördürler (hakîkati görmezler). Bu yüzden onlar (hakka) dönemezler. Bakara Sûresi 18. Âyet-i Kerîme
Evet, görüyoruz ki ale'l-ekser(çoğunlukla) gaddar, fâcir(günahkâr) zalimler; lezzetler, nimetler içinde pek rahat yaşıyorlar. Yine görüyoruz ki masum, mütedeyyin(dindar), fakir mazlûmlar; zahmetler, zilletler, tahkîrler, tahakkümler(baskılar) altında can veriyorlar. Sonra ölüm gelir, ikisini de götürür. Bu vaziyetten bir zulüm kokusu gelir. Halbuki kâinatın şehadetiyle, adalet ve hikmet-i İlahiye zulümden pâk ve münezzehtirler. Öyle ise adalet-i İlahiyenin tam ma'nasıyla tecelli etmesi(görünmesi) için haşre(yeniden diriltilmeye) ve mahkeme-i kübraya(ahiretteki büyük mahkemeye) lüzum vardır ki;biri cezasını, diğeri mükâfatını görsün. (İşârât-ül-İ'caz, 53)
Reklam
Her bir nimetin bidayetinde(başında), mü'min olan kimse Besmele'yi unutmasın,okusun! Ve o ni'metin Allah'dan olduğunu bilmekle, kendisi ancak Allah'ın ismiyle, Allah'ın hesâbına aldığını bilsin; Allah'a minnet ve şükranla mukâbelede bulunsun. (Mesnevî-i Nuriye, Habâb, 81)
Bismillâh kudret-i ezeliyenin(Allah'ın ezelî kudretinin) taalluk(alâka) ve te'sirini celb eder. Ve o taalluk, abdin kesbine(kulun fiiline) ve işine yardım edici bir ruh gibi olur. Öyle ise hiç kimse hiçbir işini Besmele'siz bırakmasın!(İşârât-ül İ'câz, 11)
Allah nâmına ver, Allah nâmına al, Allah nâmına başla, Allah nâmına işle. Vesselâm.
Ben, nefsimi herkesten ziyâde nasihate muhtaç görüyorum.
Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahipsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir Müdebbiri var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık, cezasız kalmayacaktır. Hem madem لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır. Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır. Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.
Sayfa 160Kitabı okudu
368 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.