Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gökçee

Kendinde bir nesne gibi, Vondel parkından el ayak çekildiği saatte kimse onu görmezken bir çiçek nasılsa ben de öyle olursam başkasının bakışından da kurtulmuş olurum. O zaman aynadaki eksik beni bağlamaz. Ben de artık gözlerden azad olmuş yaşarım, yaşlanırım, unutulur giderim.
Reklam
Hiç kimseye zannettiği insan olmadığı böyle pervasızca söylenmemeli. O zaman gidecek yeri kalmıyor...
Tahammül ediyoruz. Her şeye ve herkese tahammül ediyoruz. Oysa tahammül suskunluk demektir. Suskunluğun kutsandığı bu çağda bizler tahammül eden, kendinden veren, kendini eksilten, kendini yiyen oluyoruz. Tahammül edip kurtulduğunuzu sandığımız an ve yerde kendimizden gelen o çürük kokusunu duyumsuyoruz.
Sayfa 170Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu yalnızlık başka türlü bir yalnızlık. İnsanın dinginliğine yarayan bir yalnızlık değil bu yaşadığımız. İnsanın kendiyle baş başa kaldığı değil, başkalarıyla kavga ettiği bir yalnızlık.
Sayfa 154Kitabı okudu
Gitmek boy vermektir yollarda. Ruhun boy atmasıdır. Gitmeli insan. Kimi zaman kendinden, kimi zaman yaşadığı yerden
Sayfa 152Kitabı okudu
Reklam
İnsan, hiç kimse önemli olmadığında deliriyor sanırım. Ya da tam tersi bir kişi çok önemli olduğunda. (Hayatın iki ucunda bizi bekliyor delilik. Önce bir yön seçmeye, sonra da delirmeye mecburuz).
Büyük bir şey var; o da hayat. Çok şükür hayat galip geliyor.
Sayfa 218Kitabı okudu
...herkesin vicdanı kapalı, örtülü; yalnız ben çıplak! Herkes hiç olmazsa üniformalarla, ne diyeyim üstünü örtüyor; herkes zamanın sahte gösterişine bürünebiliyor; herkes namuslu geçinerek alçak yaşamanın kolayını buluyor; herkes bu rezil havada nefes alabilmek için bir çare, bir büyü buluyor. Bilir misiniz, bu zamanda namus, zarfını kemirir bir mücevherden başka bir şey değil.
Hayatımın tümüne "olduğu kadar" ismini verdim. "Olduğu kadar" dünyadaki bütün sorulara verilebilecek en güçlü cevaptır. Ama yine de "TAM" olarak tatmin edemez kimseyi, özü gereği yine olduğu kadar tatmin etmek zorundadır. Tam değilse eksiktir, eksik "olduğu kadar" tamdır.
Sayfa 112Kitabı okudu
Düzeltilemeyecek bir yerden kırılmış gibiyim, eski hale dönmek yalnızca söylenti. Artık yüzlerden çok yollara inanıyorum..
Sayfa 229Kitabı okudu
Reklam
Gönlünü al gel, gidelim buralardan. Neresi olduğunu boş ver, yürürken aynı şeyleri hissetsek yeter..
Sayfa 151Kitabı okudu
Kış geldi, firak acmadadır sineme yâre Vuslat yine mi kaldı güzel fasl-ı bahare..
Sayfa 131Kitabı okudu
Güzeldim ben, o güzel yazlar kadar. Yalın ayaklı bir ahşap balkonun içinde, yıldızların altında hissenin o hüzünlü razılığı. Bir de önümde çam ağaçlarının hışırtısı. Yavaş ve sakin soluğumu içime çekerken, adını çağırırdı tavlı gönlümde martı mırıltıları...
Sıradan olmakta ara olgunluğu, güzel görünmek yetmeyecek. Ne soyluluk, ne zenginlik, yalnız iyi kalplerde olmak kalacak...
Sevgili çocuk, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilen ses, senin içinde. Kafan karıştığında, seni mutsuz, huzursuz eden şeyin ne olduğunu bulamadığında, ne yapman gerektiğinden emin olamadığında yine oraya, içine dönmeni isterim. Hiç kimse, sana zaten senin içinde olmayan bir şeyi gösteremez.
"Yalnızdım -yalnızlık bir seçim değil, bir sonuçtur. Yalnızca yalnız olmakla büyük bir tehdittim".
Reklam
Kadınlar, acıları katlanılmaz raddeye geldiğinde artık onu fark ve ifade ettiklerinde abartmakla suçlanırlar.
Sayfa 135Kitabı okudu
Bir kadın ta bağırsaklarından bilir ki, çok uzun süre fazla şirin olmanın öldürücü bir yanı vardır.
Bir kişi ailesi tarafından, başkalarından daha az olumlu beklentilere sahip olacak şekilde ve özgürlüğüne, davranışlarına, diline kısıtlamalar getirilerek büyütülmüşse, ona özgün olayları hatırlatan konular, duyusal tetikleyiciler karşısında öfkesi de o denli şiddetli olur.
Sayfa 206Kitabı okudu
Acı geçer ama acı çekmiş olduğumuz gerçeği hep bizimle kalır.
Sayfa 106Kitabı okudu
Hayatımız, çocukken bastırmayı öğrendiğimiz sesimizi yeniden bulmakla, onunla irtibata geçmeye çalışmakla geçiyor.
Görmediğin yerlerden, görmediğin hayatlardan kimi sesler taşır rüzgar kulaklarımıza. Bazen biri hüzünlü bir şarkı söylüyordur ya da kederli bir çalgı çalıyordur ya da yalnızlığına ıslığıyla eşlik ediyordur.
Sayfa 293Kitabı okudu
Reklam
Her şey zamanda asılı kalır. İnsan bunu öldüğünde anlar. İlkin zevkleri, sonra tutkuları, sonra umutları ve en son korkuları ölür insanın. O zaman biz de ölürüz. Öldüğümüzü anlamadan ölürüz.
Sayfa 184Kitabı okudu
Güneş hüzünlü hüzünlü yükseldi. Güneşin üzerine vurduğu hiçbir şey, sahip olduğu yetenekleri ve güzel duyguları kullanma becerisinden yoksun, kendi yararı ve mutluluğu için bir şeyler yapmayı beceremeyen, dahası bu feci halinin farkında olan ve bu feci halin onu tüketmesi pahasına kendinden vazgeçen bu adamdan daha hüzünlü değildi.
Sayfa 116Kitabı okudu
Hayat, güneşin doğuşuyla başlayıp batışıyla biten, yorucu, zor, çileli bir uğraşın sonunda toplanan küçücük çiçeklerin kokusunu aldığında hissettiğin kadar aslında...
Sayfa 208Kitabı okudu
Ne mutlu bize ki, suçu yüklenmek zorunda kalanlar biz olmadık da, daha çok başkalarının zaten kararttığı bir dünyada neredeyse masumca bir susuş içinde bir koşu ölüme yollanmamıza izin verildi.
"Değişmek istemiyorum çünkü nasıl değişeceğimi bilemiyorum."
" 'Sabırsız olma,' diye tekrarladı, kendi kendine. Devecinin dediği gibi, 'yemek zamanı gelince yemeği ye. Yürüme zamanı gelince yürü.' "
Sayfa 109Kitabı okudu