Gönderi

112 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
36 saatte okudu
Saroyan'ı, yani Aram Karaoğlanyan'ı tanıyalım
Bitlis'ten Amerika'ya göç etmiş Ermeni kökenli bir Osmanlı ailesinin Amerika’da doğan ilk ferdi olmuş William Saroyan, gerçek adı ile Aram Karaoğlanyan. 1908'de Fresno-Kaliforniya’da doğmuş, babası o henüz 3 yaşındayken ölünce maddi zorluklar nedeniyle kardeşleri ile birlikte yetimhaneye bırakılmış, 8 yaşındayken aile ortamına tekrar geri dönmüş. Osmanlı topraklarında bıraktıkları tüm varlıklarından ellerinde kalanla bu küçük, verimsiz kasabada bir gelecek kurmaya çalışan yoksul ailesi kelimenin gerçek anlamıyla meteliğe kurşun attığından, tabii ki Saroyan öyle kayda değer bir eğitim alamamış. Her türlü haylazlığına karşın okumayı seven bu genç 15 yaşında okulu terk edip New York’a yerleşmiş, günübirlik geçici işlerde çalışırken hikayelerinin beğenilmesi ile üne kavuşmuş. Yaşadığı serseri hayattan vazgeçmese de, yaşamı sıradan insanların ağzından doğal, akıcı şekilde aktaran öykü tarzı çok sevilmiş ve kendisine 1939 yılında Pulitzer Ödülü’nü kazandırmış (ödülü reddetmiş, o ayrı). Her ne kadar Amerika’da doğup yetişmiş olsa da Bitlis kökeninden kopmamış Saroyan. Sevgili @seda_bera ‘nın incelemesinden öğrendim ki, öldükten sonra küllerinin kendisi için önemli olan 3 yere götürülmesini istemiş, biri de ata vatanı Bitlis. Bizim, iş nutuk atmaya gelince mangalda kül bırakmayan, yedi düvele meydan okuyan, ama bir ölünün küllerinden dahi korkan yöneticilerimiz maalesef bu vasiyetin yerine getirilmesine izin vermemişler. Bitlis’in yazarın hayatında neden o kadar önemli olduğunu “Aram Derler Adıma”da anlıyoruz. Yerlerini-yurtlarını terkedip gitmek zorunda kalan, güzel hayatlarını ve dostluklarını hüzünle geride bırakan, dilini, inancını, kültürünü bilmedikleri bir coğrafyaya yerleşen aile fertlerinin vatan hasreti büyük, özlemleri dinmiyor. Yazarın ilk eserlerinden biri olan bu kitabı, çocukluk anılarını aktardığı 12 hikayeyi barındırıyor. Hikayelerin hepsi çocuk Aram’ın gözünden Fresno’daki kalabalık ve yoksul ailesi ve çevresine dair gözlemlerinden oluşuyor. Herbiri birbirinden ilginç, hayatın içinden, kısacık hikayeler bunlar. Aram ve ailesinin nasıl bir yoksulluk ve ümitsizlik içinde olduklarını daha ilk satırlarda anlıyoruz. Varlıklarının çoğunu geride bıraktıklarını da hissediyoruz, ancak Saroyan’ın niyeti geçmişle hesaplaşmak ya da acıklı bir tablo çizmek değil. O, çocuk Aras’ın çevresine ilişkin gözlemlerini paylaşıyor bizimle sadece. Çoğunlukla diyaloglarla ilerleyen, basit, akıcı bir dili var Saroyan’ın; kısacık hikayeleri kolaylıkla okunuyor. En güzel eseri bu mudur; sanmıyorum. Belki de ilk eserlerinden olduğundan henüz hikayeciliğinin tam oturmadığı bir döneme ait ve bence o yüzden fark yaratır bir tarzı yok henüz bu eserinde. Ancak ben okurken keyif aldım. 1900lerin başlarında küçük bir Amerikan kasabasındaki sıkıcı hayatı izlemek ve göç eden ailenin zorluklarını görmenin yanısıra kısır bir çevrede, imkansızlıklar içinde nasıl yaşanır, nasıl mutlu olunur, nasıl ümit edilir; güzelce gösteriyor bize Saroyan. Bizden olan ismi ile Karaoğlanyan. Toprağımızın bu başarılı evladının vasiyetini yerine getirememişiz ama, ölene kadar özlemle andığı bu topraklarda onu daha fazla okuyarak anısını yad edelim isterim.
Aram Derler Adıma
Aram Derler AdımaWilliam Saroyan · Varlik Yayınları · 199196 okunma
··
171 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Ellerine sağlık
AkilliBidik
AkilliBidik
Bunu okuyacaktım ama şimdilik öteleyeyim, farklı kitaplarını okumuş olalım. İnsanlık Komedi 'sini aldım sıraya.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Ben de "Yetmiş Bin Süryani"ye başladım @seda_bera
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.