Zweig' in en sevdiğim kitabı değil ama benim için ayrı bir yeri olmasından dolayı ikinci kez okudum. 2011 yılı ve İstanbul' a ilk defa gidişim, bunun yanında ilk kez İstanbul kitap fuarında çalışacam. İlk kez Deniz yolunu kullanarak feribot ile yolculuğa başladım ve tesadüfen yanıma bu kitabı almıştım. Hikaye deniz yolunda geçtiği için başlamamla merakım daha bir arttı ve keza yolculuk sonunda kitap bitmişti. Bu anıların birleşimi ile unutulmaz bir kitap olarak yerini almıştı benim için.
Sıradan bir hikâye gibi ilerleyen kitap, oyuna dahil olan Dr. B. sayesinde daha ilginç hale geliyor. Özellikle savaş döneminde Dr. B.' nin yaşadığı işkenceler ve bu süreçte hayatta kalma gücü olan satrancı öğrenmesi ve bir yandan da bu gücün onu zihnen yok etmeye doğru götürmesi üzerine ilerleyen güzel bir kitap.
Yaşamaya tutunmak için küçük bir sebebin ne kadar değerli olduğunun farkına varacağımız Satranç' ı, bu yönüyle
Sen kitabına benzettim. İşkenceler arasında böcek sayesinde yaşama tutunması ile.
Başa dönersek, aslında zweig' in tüm okuduğum kitaplarını severim ama benim için öncelikli olan iki kitabı var: