Uzun uzun yıllar önce Abbott okumaya neden karar verdim diye kendime sorduğumda yanıt olarak, güzel kapak tasarımı, kapak üzerindeki yorumlar ve tabii ki de en büyük etken olarak Panik adlı roman üzerindeki Michael Connelly'nin yorumuydu. Abbott'un Mahzen adlı romanını okurken (daha doğrusu okumaya çabalarken) çeviriden mi desem yoksa yazarın kendi kaleminden mi desem anlayamadığım bir şekilde 200 küsür sayfa boyunca romanda bir iteleme hissettim. Sanki ben romanı okurken biri iteleye iteleye romanı zoraki bana okutuyor gibiydi. Bir roman bu kadar mı saçma sapan ilerler veya bir çeviri bu kadar mı kötü olur... Tamam konu olarak belki birazcık, çok az hatta azıcık güzel olabilir ama yazım olarak hiçbir şey yok romanda. 3 - 4 sayfada bir kavga - dövüş, kovalamaca ve çatışma ile Abbott bize gerilim yaşatmaya çalışıyor ama sadece çalışıyor. İki kişi karşı karşıya geliyor ve basit Hollywood filmlerindeki gibi kişiler biraz birbirini kestikten sonra hemen bir dövüş başlıyor, kemikler kırılıyor ve kanlar akıyor derken koşuşturmaya devam ediliyor sonra tekrardan havalarda taklalar atarak dövüş başlıyor falan filan işte. Bir de bu sayfaları Sayın Didem Çorbacıoğlu'nun(verdiği emeğe yazık diye düşünüyorum) kötü çevirisi ile okumayı düşünsenize?