" -Ama size bu emri hainler kentten çıkıp gitsinler diye mi verdiler?
-Öyle de olabilir, hainler sürgün hükmü giymediler mi?
-Peki kim vermiş bu emri?
-Kim verecek, hükümet tabii.
-O da hain öyleyse.
-Ben onu bilmem.
-Bu sizin yaptığınız da hainlik.
-Benim mi?
-Evet sizin.
-Ha,bakınız o zaman,iyi anlaşalım burjuva baylar. Kime ihanet ediyormuşum ben?
Devlete mi? Böyle bir şey düşünülemez çünkü onun verdiği emri yerine getiriyorum.
(...)
-Hükümete gidelim, milletvekillerini bulalım, yürüyün haydi.
Tilly gidenlerin arkasından mırıldandı:"Gidin, hükümetten tasarladığınız alçaklık için izin isteyin, bakalım verecekler mi?"
Yiğit subay, hükümetteki görevlilerin onuruna güveniyordu, haklı olarak, onlar da onun askerlik şerefine güvenmemişler miydi..."