Keyifle akan bir kitap okudum.İnsan her kelimeyi sindirmek istiyor okurken,yavaş yavaş,hiç bitmemesini dileyerek...
Kitabın konusu iki can arkadaşın aynı kadına aşık olması olarak görülse de aynı zamanda çocukluğa yakılan bir ağıt var bu kitapta.
Asıl büyük çaresizlik bu diyor Barış Bıçakçı romanın bir yerinde,yani "sesimizin dışarıdaki çocuk seslerinin arasında olmayışı..."
Hepimizin ortak çaresizliği değil mi sesimizin dışarıdaki çocuk seslerinin arasında olmayışı ?