Gitar benim en büyük umudumdu: İnsan olmak umudum
Beni uzun zamandır düşünmeye bu kadar çok sevk eden başka bir kitap olmadı. Gerçekten insan doğasına dair çok doğru ve çarpıcı tespitlerin olduğu, okuyucunun dikkatinden kaçmış önemli bir eser. Yazar toplumda farklı olmanın ne demek olduğu çok çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Bizden olmayanlara karşı düşünce ve davranışlarımız nasıl şekilleniyor? Kitapta işte bu sorunun cevaplarını arıyoruz. Kahramanımızı ben değil de bırakalım size kendisi anlatsın:
“Çirkinim. Korkunç bir çirkinlik bu. Bana acı veren bu itirafla başlamak istiyorum öyküme.
Çirkin!.. Beni okuyacak olan sen, bu• sözcüğü iyi anlamalısın. Bin türlü güzellik olduğu gibi bin türlü de çirkinlik vardır. Dahası, çirkin güzellik bile vardır: Kendini beğenmiş güzellik. Bana gelince, ben tam anlamıyla çirkinim. Cüce, kambur, tek gözlü; burnum bir boksörünki gibi yassı ve kocaman, kırmızı bir yara izi yüz çizgilerimi bozuyor. Korkulacak kadar çirkinim. Gülmeye kalkışınca, yüzümü gören iyi insanlar bucak bucak kaçıyor benden... Bununla birlikte seni korkutmak istemiyorum, hatta senden merhamet dilenmek de. Korkutmaktan ve acındırmaktan bıktım. Kötü ve iyi olmaktan usandım.”
Bu cüce için çirkinlik nedir?
Yağmurdan rüzgardan başka dinleyecek kimsenin olmaması mı
Hayvanat bahçesinde incelenen bir su aygırı gibi olmak mı
İnsanların sizi görünce haç çıkartması mı
Sizi doğuran kadının bile sizi görmek istememesi mi
Sadece geceleri dışarı çıkabilmek mi
Aşktan ya da onun gibi bir nedenden dolayı değil de mutsuzluktan ölmek mi
Sevgiyi arayıp kötülüğü bulmak mı
Çirkinken daha çirkin olmak mı
Kendi kendinden bile korkmak mı
İnsanı değil de denizi sevmek istemesi mi
Çirkinlik bunların hepsi. Bu duyguları hisseden biri hayata nasıl tutunabilir? Nasıl geleceğe dair umut besleyebilir? Sayısız ölüm çeşitleri içinde en kötüsü de mutsuzluktan ölmek değil mi?
Peki bu cücenin derdi neydi? Aslında hepimizin derdi neyse oydu:
Anlaşılmak,
İnsan gibi davranılmak,
İnsan olmak… istiyordu.
Ama içinde yaşadığı toplum ona bu imkânı sunmaz. Üstelik emri altında çalışan yoksul insanlara o kadar çok iyilikte bulunmasına rağmen. Ancak o bu mücadelesinden hiç vazgeçmez. Madem insanlar onu hiç dinlemek istemiyor, gitarıyla insanlara ulaşabileceğini düşünür. Gitarının insanlarla arasında bir köprü olabileceğini hisseder. Onun düşüncesine göre gitar çalan bir insan artık ne çirkin olabilir ne kötü. Yüzü de yoktur artık onun için, kişiliği de. Çünkü sanat tüm çirkinlikleri örtebilecek, denizden bile daha güçlü bir örtüdür. Ancak önyargıdan da güçlü mü?
İnsanların içindeki kötülüğü ve ikiyüzlülüğü görmek için illa ki çirkin bir cüce mi olmak gerekiyor?