Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yoksulsun sen yoksul kal
Felaket büyüktü. İleri gelen bütün devlet adamları -nazırlar, müsteşarlar, daire müdürleri- yangından çıkanların oturdukları yerleri bir bir dolaşıyor, hepsiyle ayrı ayrı konuşuyor, dertlere çare bulmaya çalışıyordular. Bir gün, öğle üzeri, Süleyman'ların oturduğu medrese kapısında Ziraat Nazırı'nın arabası durdu. Nazır ve yanındakiler hep birden medrese avlusuna girdiler. Çevresinde halk, perişan ve ürkek bir halka çevirdi. Yemek zamanı olduğu halde henüz hiçbiri bir şey yememişti. Nazır sordu: - İçinizde yiyeceği olmayan var mı? Halktan birkaç kişi ayrıldı, ortaya çıktı. Bu sefer Nazır yalnız onlara sordu: - Sizin yiyecek bir şeyiniz yok mu? Ayakları üzerinde güç duracak kadar uzun boylu, zayıf bir adam cevap verdi: - Yok efendim. - Yiyecekleriniz ne oldu? Hepsi yandı mı? - Biz yoksul adamlarız, bey. Yangından önce bir avuç şeyimiz vardı; şimdi o da yandı, işte böyle açıkta kaldık. Nazır birdenbire kızdı, hepsini payladı: - Siz zaten açmışsınız be! Eskiden de bir şeyiniz yokmuş! Ben sizi aramıyorum, ben yangından sonra aç kalanları soruyorum! Medresede Nazırın beğenebileceği kadar aç bulunmadığı için hiç kimseye yardım edilmedi ve devlet adamı, etrafını çeviren halkaya arkasını döndü, yanındakilerle birlikte çıkıp gitti.
Sayfa 150 - Evrensel Basım Yayın
·
22 görüntüleme
hakan ç okurunun profil resmi
dövmediklerine şükretsinler.
mısra okurunun profil resmi
“yok öyle bir şey, nankör” de diyebilirlerdi
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.