Immanuel Kant’ın Son Günleri, Alman felsefesinin kurucularından mantık ve metafizik profesörü Kant’ın bir biyografisi değil.
Ölümün soğuk nefesini gün be gün duyumsayan dâhinin son günlerine yakından bir tanıklıktır.
Onun son günlerine değin gerek mental gerek bedenen yaşadığı zorluklara karşın gündelik yaşam ritüellerinden hiç kopmadan hatta katı bir bağlılıkla devam ettiği günlük ilişkilerindeki hassasiyeti, sevecenliği ve cömertliğini okumaktan büyük keyif aldım.
Bu tanıklık bize, filozofu bambaşka bir açıdan görme fırsatı sunuyor.
Aklımda #ataolbehramoğlu ‘nun dizeleri yankılanıyor.
“Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana...”