Her şeyden önce bu ince davranışınız için, çok teşekkür ederim. Zamanımı çalmak ne demek, Anıl Bey? Bilakis incelemelerime yorum eklenince, ben daha çok mutlu oluyorum. Önceden de okurdum. Ama okuduklarımı sadece ailemle paylaşabilirdim. Sizler gibi nezih arkadaşlar edindiğim için, nasıl bahtiyarım anlatmaya kelimelerim yetersiz kalır. Önceden okuduğum herhangi bir kitap hakkında istişarede bulunabilecek bir arkadaşa sahip değildim. Çünkü sosyal hayatımda kitaplar ile ilgili bilgi alışverişinde bulunabileceğim, hemen hemen kimse yok dersem sanırım yalan olmaz. Hoş olsa da, olanlarda da bir türlü ortak bir payda da buluşamazdık ki. Kitabı seviyorlar ama iş okumaya gelince, dedikodu yapmak onlara daha cazip geliyordu. Onlara göre kitap boş zamanlarda okunabilecek bir kazanımdı. Oysa ki ben, kitap okuyabilmek için zaman yaratanlardanım. Zamanla aramızdaki uçurum gitgide çoğalınca da, kendimi ister istemez o arkadaşlardan soyutlamak zorunda kaldım. Belki bu yüzden zamanla kitaplara daha bir bağlandım. Eşim bıkmadan usanmadan bana,hep şu soruyu sorar. " Kitap okumayı çok mu seviyorsun?" Ben de hep şu cevabı veririm. " Ben kitaptaki kahramanların acılarıyla yoğrulup, sevinçleriyle mutlu oluyorum. " Kendisi de gayret gösterir ama ne yazık ki, bir türlü bir kitabı bitirmeye muvaffak olamamıştır. Çünkü, kitap okumanın zorlamayla kazandırılacak bir edinim olmadığı inancındayım. Kim bilir, ömrümüz yeterse emekli olduğunda, hiç olmazsa nazarımda değerli olanları okumasını teşvik edebilirim belki. Ayrıca Zafer Bey'in ve sizin anlatılarınızdan yola çıkarak Gılgameş'i okuma listeme aldığımı belirtmek isterim. Bu tür destanca anlatılar, nasıl desem okurken okura ayrı bir tat, lezzet katıyor. Ben inanıyorum ki, şu hayatın keşmekeşliğinden kurtulabilmek adına bu tür kitapları okumalıyız. Sevgiyle kalın...