Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

226 syf.
9/10 puan verdi
Öncelikle bu romanın anlaşılmasını zorlaştıran teknik bazı hususlardan bahsetmek istiyorum. Klasik roman kurgusunda hikâyenin bir anlatıcısı vardır ve bu ya olaylara dahil olan kahramanlardan biri ya da ilâhi (kahramanların davranış,duygu,düşünce...her şeyini bilen) anlatımıdır. Oysa bu romanda bazen mektup, bazen günlük, bazen anı biçiminde; kahramanlar konuşur, susar, düşünür... Üstelik kim bu konuşan, susan, düşünen diye anlamak bize bırakılmış çoğu zaman. İnsan bilincinin karmaşık yapısı, çelişkileri, tutarsızlıkları, çoğu zaman sözlerine yansımayan çirkinlikleri “bilinçakışı” tekniğiyle modern romana girmiştir. Bu şekilde romancı, insanı tüm yönleriyle yansıtmayı amaçlar. Yani görünmeyen yüzümüzü bir psikolog titizliğiyle ortaya döker. Bu kadar gerçek ise birçoklarını rahatsız edebilir. Son olarak zaman unsuru da bu romanda kafa karıştıran bir diğer nokta. Beynimiz her ne kadar zamansızlığa ulaşabilecek kapasitede olsa da zamanla bunu unutmuş ve zamanı ölçülebilir ve kronolojik bir sırayla takip edilebilir halde kavramaya mahkum edilmiştir. Bu yüzden yaklaşık 40 yıllık bir zaman dilimi içinde yapılan sıçramalar kısa süreli şaşkınlıklara sebebiyet verebilir. Şimdi biraz da kahramanlarımızdan bahsedenim. Osman Yaylagülü’nün iki takma adı vardır; biri yakınlarınca söylenen ‘Topal Osman’, diğeri de kendi kendine taktığı ‘Nijad’. Romanın Osman Yaylagülü kadar önemli (belki daha da fazla) bir başka kişisi Faik Deniz’dir. Aynı evi paylaşırlar. İyi Fransızcasıyla şiir çevirileri yapar. Osman ile Faik’in çok yakın bir dostları daha vardır: kemal. Kentin savcısıdır. Son olarak bir de doktor doğan alp ve karısı Şukufe’den söz edilebilir. Doktor kentin seçkin insanlarındandır. Nam-ı diğer Prens Mışkin. Doktorun karısı Şükufe, Osman’ın taktığı adla Viola, Osman Yaylagülü ile tutkulu bir aşk yaşar. Bu kadar ayrıntılı bir inceleme yazmamın sebebi ise bu yazdıklarımı okumanın kesinlikle bu romanı okuma deneyiminizin vereceği hazza zerrece etki etmeyecek olması... Misal şu cümle: “Ben neyin tutsağıyım bilmiyorum; oynarken oynadığımı ayrımsıyorum desem, hayli aşırı kaçacak, yaşadığımı ayrımsayamıyorum desem, kendime bile inandırıcı gelmiyor..”
Buzul Çağının Virüsü
Buzul Çağının VirüsüVüs'at O. Bener · Yapı Kredi Yayınları · 2017346 okunma
·
445 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.