Bu kitap, yazarın gerçek hayat hikayesi. Bu kitap Danny adında bir erkek ile Jessica adında bir kızın aşklarını ele alıyor. Bir festivalde tanışıp birbirlerine yakınlaşıyorlar. Sonra da sevgili oluyorlar. Jessica Danny'nin HIV pozitif olduğunu öğreniyor. Ama onu bırakmıyor. Bu hastalık sadece eşcinsel olan kişilerde görünür. Herkes Danny'yi eşcinsel zannediyor aslında öyle değil. Küçükken Danny'nin köpeği kayboluyor. Danny de köpeğini aramaları için annesini ikna etmeye çalışıyor. Ama annesi kabul etmeyince Danny onu çekiştiriyor ve annesi kazayla merdivenlerden yuvarlanıyor. Annesi hamile olduğu için düşük yapıyor. Babası da Danny'yi suçlu buluyor ve onu istismar ediyor. Annesi biliyor ama hiçbir şey yapmıyor. Danny henüz 11 yaşındayken başlıyor taciz olayı ve 14 yaşına kadar da devam ediyor. Ayrıca babası ölesiye dövüyor Danny'yi. Ne kadar acı verici ve mide bulandırıcı değil mi? Bir baba oğlunun kahramanı olmak yerine, hem çocuğunu hem de gençliğini elinden alan bir canavar olmayı tercih ediyor. Danny'nin babası Danny'nin çocukluğunu elinden almak yetmezmiş gibi bir de hayatını elinden almak için Danny'ye HIV pozitif hastalığını bulaştırıyor. Yani hastalık Danny'nin babası yüzünden Danny'ye bulaşıyor. Danny 15 yaşındayken, babası annesini dövüyor ve Danny artık dayanamayıp babasına vuruyor. Sonra da kakarakola gidip onu şikayet ediyor. Babasını tutuklayıp hapishaneye, Danny'yi de yetiştirme yurduna alıyorlar. Danny orada Chiristina adında bir kızla tanışıyor. Onu kız kardeşi gibi kolluyor. Onun yaşadığı şeyleri Tina da yaşadığından onu kendine çok yakın hissediyor. Tina'nın hikayesi de Danny'ninkiyle aynı. Tina'nın hikayesi de şöyle; Tina'nın babası Tina'nın annesi evde yokken iki kızını da taciz ediyor. O kadar iğrenç bir durum ki anlatma isteğim yok. Neyse aslında Tina'yı değil ablasını taciz ediyor ve Tina'yı da izlemesi için yanlarına alıyor. Ama Chiristina'nın ablası dayanamayıp kaçıyor ve artık bu durumu Tina yaşamak zorunda kalıyor. Sonra Tina'nın annesi durumu fark ediyor. Ve babasından boşanıyor. Ama yine de Tina'yı suçlu buluyor. Nasıl bir düşünce yapısı Allah'ım? Bu ne biçim korkunç, iğrenç bir durum? Tina sonra uyuşturucuya bağımlı oluyor. Zaten sonu da uyuşturucu yüzünden oluyor. Dediğim gibi Danny Tina'yla kardeş gibi oluyor. Danny dergi fotoğrafları için çekimlere katılıyor ve kick boks eğitmeni oluyor. Bir ev alıyor ve Tina'yla birlikte yaşıyor. Sonra Jessica da onlarla birlikte yaşamaya başlıyor. Tina birgün babasının hapishaneden çıktığını annesinden öğreniyor ve tekrardan uyuşturucuya bağlanıyor. Danny yine onu kurtarıyor eskiden onu kurtardığı gibi. Fakat Tina alıştığı için bırakamıyor ve tekrardan kaçıyor. Uyuşturucu almak için bir adamın evine gidiyor ve tacize uğruyor. Tina da buna dayanamayıp intihar ediyor. Danny bunu öğrendiğinde perişan hale geliyor ve birkaç hafta sonra kaza yapıyor. HIV pozitif hastalığı bundan yararlanıyor ve Danny'yi daha da kötü yapıyor. Danny öleceğini bildiği için Jessica'dan o öldüğünde onun cenazesine gelmemesini istiyor. Danny'nin Chiristina'ya verdiği sözü, Jessica'nın da vermesini istiyor. Ve geriye kalan ne kadar mal mülk varsa hepsini Jessica için bir hesap açıp oraya aktarıyor. Danny bir de öldüğünde Jessica'nın hayatına devam edip, evlenip çocuk sahibi olmasını istiyor... Danny henüz yirmi iki yaşındayken intihar edip ölüyor. Bunu bilerek yapıyor çünkü kimsenin onun o hastalıktan öldüğünü bilmesini istemiyor. Jessica Danny'ye verdiği sözü tutup onun cenazesine katılmıyor. Jessica 7-8 yıl sonra evleniyor. Ve bir oğlu oluyor. Danny'den kalan birkaç şey hariç herşeyi yakıyor. Çünkü Danny böyle istemişti ondan. Danny'nin evini, arabasını ve Jessica'ya bıraktığı tüm mirası Danny'nin babası cezaevindeyken ele geçiriyor. Ve tedavisi için kullanıyor ama ölümlü dünya işte iki yıl sonra geberip tahtalı köyü boyluyor. Jessica'nın eşi Danny'yi yıllar sonra öğreniyor ve ona bu kitabı yazmasını söylüyor. Ve bu kitap yazılıp, basılıyor. Bu kitap gerçekten çok büyüleyici. Hayatımda okuduğum en güzel kitap olarak yer edindi yaşamımda. Belki de gerçek hayat hikayesi olduğu içindir. Gerçekten bu kitabı okuduğumda boğazım düğümlendi, yutkunamadım. O kadar etkiledi ki beni üzüntüden midem bulandı. Dün gece saat bire kadar okudum ve bitirdim. Gerçekten Danny'nin ölmesini kaldıramadım. Gözlerimden yaşlar şelaleden akarmışçasına aktılar. Gece zaten hiç uyuyamadım. Bu kitabın çıkardığı mide sorunundan. Tamam eğer kurmaca olsaydı, büyük ihtimalle "Gerçekten yaşanmamış ki, yazar bunu uydurmuş" derdim ve birazcık üzülürdüm. Fakat yazarın gerçek hayatı olduğu için çok etkilendim. Bir kadının bu kadar acı çekmesi, bir erkeğin babası yüzünden çocukluğunun da gençliğinin de heba olması gerçekten içler acısı. Hayat bu kadar acımasız olmamalı... İşte sırf bu yüzden çok sevmemeli insan. Kaybetmekten korkuyorsa sevmemeli. Kitabı okursanız anlarsınız ne demek istediğimi. Sağlıcakla kalın. Ve hayatınıza şükretmeyi de unutmayın.