Kapitalistler, kendi aksaklık ve kusurlarını örtebilmek, bu
arada çöken sosyalizm ütopyalarının yerine daha iyi
sosyalizm türünden sloganiann önüne set çekebilmek amacıyla; 1960'larda, başta Fransa olmak üzere "postmodernizm" denen bir akım başlattılar. Buna göre, modern dünyanın ötesinde; onun üzerinde kurulabilecek bir dünya söz konusuydu. Postmodern de bu anlama geliyor zaten. Oysa, "Demokrasi adına, sivil toplumculuk, insan hakları, kimlikler, gerçek
özgürlükler" adına bize yutturulmaya çalışılan postmodern adlı
uyuşturucu hapta bakın neler var?
"Kurulacak yepyeni, yani postmodern dünyada her şeyi kültür
belirleyecek. Kültürel hegemonya söz konusu olacak." Peki hangi kültür? Cevap hazır: "Batı kültürü!" Yani kapitalist-emperyalist dünyanın yoz ve insanı un ufak edici kültürü. Ya, "Üçüncü
Dünya" adı verilen yoksul ülkelerdeki halkların kültürü? Cevap
yine hazır: "Ha, onları boşverin! Çünkü onların kültürü iflah olmaz, ıslah edilemez. Çünkü geri kültürlerdir. Biz Batı dünyası
olarak sanayisiyle, kültürüyle, bilgi çağına ve uzay çağına giriyoruz. Üçüncü Dünya ülkeleri bu çağa yetişemeyeceklerine göre,
bırakalım kalsınlar oralarda. Uzay çağında bizim dünya görüşü
müz ve felsefemiz içinde yer alabilecek kitleler bizdendir, onun
dışındakiler olduğu yerde kalmalıdırlar."