Bana göre hayat birçok merdivenden oluşan bir yapıdır. Kimileri çıkar bu merdivenleri, kimileri paldır küldür aşağı yuvarlanır. Biz insanlar bu merdivenleri çıkanlara hayranlıkla bakarız her defasında. Peki hiç düşünüyor muyuz merdivenlerden aşağı yuvarlanan insanları? Merdivenlerden tırmananlar aşağı yuvarlanan bahtsız insanlara yardım ediyor mu? İşte Kanat Güner bu merdivenlerden yuvarlanan ve de normal olarak (!) kimsenin umursamadığı bir insan bana göre.
Kanat Güner eroin bağımlısı genç bir kadın. Kanat Güner bir tıp öğrencisi. Kanat Güner sevgisizlikle büyümüş biri. Yine Kanat Güner tüm olumsuzluklara rağmen hayatın gerçeklerini kavrayabilmiş bir insan. Otobiyografik - günlük türünde olan bu eserde genç yaşlarda eroin bağımlısı olmuş Güner'in yaşadıklarına tanık oluyoruz. Çağımızda artık daha çok rastlanan sevgisizlik zehri ile büyütülmüş bir insan Güner.
İnsan olarak sevgiye muhtacız desem çok klasik bir cümle kurmuş olur muyum? Öyle ki, insan sevgi bulamazsa yaşadığı yerden, sarılacak başka şeyler arıyor hayatta. Bu sarılacak şeyler kimi zaman bir ev, lüks bir araba, belki de en basitinden bir günlük oluyor. Keşke Güner'in sarıldığı tek şey günlüğü olsaydı. Keşke...
28 yaşındaydı aramızdan ayrıldığında. Bir tuvalet köşesinde kendisine son şırıngasını vururken. Gerçekten de öyle diyordu; "Bir tuvalet köşesinde öleceğim." diye. Bir zehir düşünün ki, insana "Bir tuvalet köşesinde öleceğim" dedirtsin. Eroinden bahsetmiyorum, hayır. Sevgisizlik zehrinden bahsediyorum. Bu zehri insana (özellikle çocuklara) bir kere bulaştırdınız mi, o kişinin bundan kurtulması için büyük çabalar gerekiyor.
Güner'in eroinin hayatını nasıl değiştirdiğini, sevgisizlik zehrinin nelere yol açtığını anlattığı kitapta öyle acı yerler var ki, itiraf ediyorum ki bazı yerleri zorluk çekerek okudum. Çoğu zaman hayatta kalmanın ona ağır gelmesi, dolayısıyla kimi meslekleri, hobileri deneyerek bunu unutmaya çalışması, fakat bunu başarmaması. Ayrıca birçok defa doktora gittiği halde o maddeyi bırakamaması, hayatında ona sevgisizlik zehrini tattıran son kişilerin ebeveynleri olmaması kitaptaki ağır noktalardan sadece bir kısmı.
"Eroin bağımlısı bir insan" olarak betimleme yapsak kendi aklımızda, ne düşünürüz? Uzak durulması gereken insanlar? Ya da serserilik kılıklı, beş para etmez kişiler? Kanat bir tıp fakültesi öğrencisi idi. Eroine başladıktan sonra okuluna bir daha devam edemedi. Sevgisizlikle büyüdüğü için yalnız kalmamak adına kötü kişilerle birlikte oldu kötü alışkanlıklar kazandı. Belki de yalnızlığını çevresindeki insanlar gideremedi ama dünyadan yalnız ve umutsuz bir şekilde ayrıldı, bir tuvalet köşesinde.
Biz insanlar biraz da böyle insanları yadırgamayı severiz, itiraf edelim. Peki hiç onlara yardım eli uzattık mı? Toplumdan düşmüş (yeraltına belki de) kişilerin yüzüne bir kere olsun baktık mı diye sorarım kendime. Kanat'ı kimse görmedi, ne doktorlar ne de etrafındakiler. Herkesin gözü önünde 'yalnız' bir şekilde düştü hayattan. Hayatın kimi ağır gerçeklerini de hiç zorlanmadan fark edebilmişti Kanat. Çok zeki bir insandı bana göre. Hayattaki görünmez engelleri zorluk çekmeden görebilen, eleştirebilen cesur bir kadındı Kanat. Fakat ne yazık ki o zehir bitirdi onu; sevgisizlik...
Belki de fazlaca duygusal bir inceleme oldu bu. Öyleyse eğer, sizlerden bu aşırı kişisel incelememden dolayı özür diliyorum. Bu incelememin böyle olmasının nedeni Kanat'ı çok sevmem oldu diyebilirim. Satırları okurken sanki yakın bir arkadaşım adım adım ölüme gidiyormuş gibi hüzün duydum. Dışlanmış kişiler toplumda her zaman dikkatimi çekmiştir fakat Kanat'ın yeri bende çok ayrı oldu. Bence sizler de onunla tanışmalısınız. İki tür zehrin de ne denli kötü olduğunu (eroin ve sevgisizlik) Kanat'ın ağzından, onun kendi tecrübelerinden dinlemelisiniz.