Bir şiir aşığı olduğum gözlerden kaçmamış, öncelikle teşekkür ederim.
Aşığı falan dedim ama ne yazık ki benim de evvelim Kahraman Tazeoğlu'na kadar dayanır. Aldığımız yaş, okuduğumuz kitap sayısı vs. belli etkenlerin çerçevesinde şiir okuma zevkim de sürekli değişime uğradı. Kulağıma hoş gelen her müziği dinlediğim gibi, ruhuma hitap eden her şiiri de okuyor ve seviyorum. Bana göre şiir de sanat gibi, bir kuralı yok, olmamalı. Hatta Behçet Necatigil'in şöyle bir sözü vardır: "Şimdilik edebiyat kitaplarında böyle bir tür yok ama ilerde "şiir-hikaye" diye, şiirle hikâye arasında ortak bir türe de yer verileceğini umuyorum." Bunun en güzel örneğini çok sevdiğim Şükrü Erbaş veriyor.
Listeye gelecek olursam, Ömer Hayyam hariç hepsini okudum. Eğer internet olmasaydı, benim de okuduğum ve sevdiğim kitaplar lisede edebiyat hocamızdan duyduğum bu kitaplarla sınırlı kalacaktı belki de. Sanırım başlangıç için bu kitaplar tercih ediliyor. Diğer yandan popülerlik de bunda çok etkili bence. Örneğin çoğu kişinin izlediği "masumlar apartmanı" dizisinden sonra sokakta dahi Turgut Uyar'ın, "Büyük saat" kitabı satılıyor ve sosyal medya da yine aynı şekilde bolca paylaşım yapılıyor. Bir Y kuşağı çocuğu olarak, Z kuşağına dair bir değerlendirmem olmayacak, ama yine Z kuşağından olan ve şiir seven https://1000kitap.com/Majesteleriii bize bu konu ile ilgili görüşlerini belirtebilir. :)