"Fakât illa ki gönüle sızar, bir gönülden taşanlar..."
Eylül hocam, sizin kitabı anlama, hissetme ve aktarma konusunda ne kadar iyi olduğunuzu biliyordum elbette. Ama bu sabah okuduğum başka. Bu bir gönülden taşma, sızmayla ilgili bir şey. Anlatabileceğimi sanmıyorum ama deneyeceğim.
Kitapla mı ilgili, çeviriyle mi, sizin o anki duygusal yoğunluğunuzla mı, ya da hepsi birden mi sızdı bilmiyorum.
Keşke daha uzun olsa, bu bir kitap olsa, hiç bitmese dedim okurken... İnceleme kurgusu, dil, anlatım ve sadelik açısından çok iyiydi. Bir kelime çıkaracak olsam eksik kalırdı bu yüzden sizin mısralara yaptığınız gibi, dokunmamak en iyisi...
Anlatmayı denedim, olmadı yine. Bahaeddin Özkişi olsa şöyle derdi sanırım:
"Bir şey vardı, beni, ''Böyle bir şey yok" diye kendimi avutmaya zorlayan. Tül gibi ince, bir zehirli duman gibi, kaybolmuş bir renk gibi, ecel gibi bir şeydi..."