Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

168 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Hani bir yazarın okumadığımız bir eserini okuruz da "şaşırtmadı" gibi yorumlarda bulunuruz ya memnuniyetimizi belirtmek için. Söz konusu Perec olduğunda memnuniyetimizi belirtmek için "şaşırttı" ifadesini kullanmak gerekir belki de. Uyuyan Adam'ı okumuş bir okur olarak Paralı Asker ile Uyuyan Adam'ı karşılaştıracak olursam aralarında onlarca fark bulabileceğime inanıyorum. Şayet Perec bu eserinde (ilk eseri) Uyuyan Adam'ı andıran yöntemler elbette ki kullanmış. Fakat verilen duygu olsun, eserdeki genel psikolojik algı olsun birbirlerinden çok farklı. Perec'in her eserinin birbirinden çokca farklı olduğunu duymuştum, bu eserini okuduktan sonra bunu doğrulamış oldum. Evet, Perec bu sefer de şaşırttı. Kitap hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadan, sadece kapağına ve ismine bakarak bu kitap hakkında çok değişik düşüncelere varabilirsiniz. Polisiye bir roman ya da ortaçağ romanı olarak düşünebilirsiniz Paralı Asker'i. Hayır bunlardan hiçbiri değil. Polisiye öğelerden yararlanılsa da polisiye bir roman değildir bana göre Paralı Asker. Bir özgürleşme çabasıdır bu eser. Hikayemizin kahramanı Gaspard Winckler. Gaspard sahte tablolar yapıp bir şekilde onları satan bir düzenin içinde 'sahteci' olarak çalışıyor. Örneğin Van Gogh'un bir eserinin tıpkısını yapıyor, ya da başka bir ressamın bir tablosunu dikkate alaraktan onun tarzını yansıtan sahte bir eser ortaya çıkarıyor ve bu sahte eserler çeşitli yollarla pazarlanıyor. İşte Gaspard bu halkanın en son zinciri. Bu sahte resimleri yapan kişi. Çok ayrıntıya girmeden bazı olaylar üzerine giderek bende hissettirdiği duyguları açıklamak isterim. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki kitap bir cinayetle başlıyor. Gaspard bu cinayeti öylesine derinlikte anlatmış ki, o hareketli bölümleri okurken siz de ister istemez paniğe kapılıyorsunuz. İnsanlar genel olarak paniğe kapılmaya çok elverişlidir. Panik sebebi olan normal-dışı durumu zihin ilk başta kabul edemez. Bu, bana göre diğer algı çeşitlerinden çok daha yavaş gerçekleşir. Kötü bir haber alındığında insanlar istemsizce "nasıl olur?" diyebilir örneğin. İşte benim için Paralı Asker, "nasıl olur?"'un bir tür açılımsal türden tasviri diyebilirim. Eser boyunca hissettirilen duygu okuyana da panik veriyor, tıpkı Gaspard gibi. Antonello de Messina adlı ressamın 1475'te yaptığı bir tablodur Paralı Asker. Kitabın kapağındaki resim de o tabloya aittir. Bahsettiğimiz üzere 'sahteci' rolünü üstlenen, zincirin son halkası olan Gaspard bu işi de üstlenir. Fakat bu iş ona bazı şeyleri sorgulatacak, dolayısıyla ona çeşitli "nasıl olur?"'lar getirecektir. Gaspard kimi zaman öyle bir noktaya gelir ki özgün bir yapıt ile sahte bir yapıt arasındaki karmaşık ilişkide kendini dahi kaybeder. Dolayısıyla arka kapakta da bahsedildiği gibi şunu sorgular ister istemez: Sahte bir sanat eseri üreterek gerçeğin kendisine ulaşılabilir mi? Gerçeği aramaya çalışan ama yanlış bir yolda olan birinin öyküsüdür biraz da Paralı Asker. Yanlış bir yoldan doğruya giden bir geçit var mıdır? Varsa bu geçit bulunabilir mi? İşte bunları sorguluyor Gaspard hikaye boyunca. Panik hali aslında bir nevi 'ani deliliktir'. İnsan kendi olamaz o anda, başka biriymiş gibi kendine ait olmayan hareketler yapmaya başlar. Kimi şizofreni hastalarında bir anda yere çömelip başını kollarıyla kapama eğilimi vardır, bunun nedeni istemsiz panik yaşamalarıdır. İlk bölümdeki cinayetten itibaren başlayan Gaspard'daki, dolayısıyla kitaptaki panik, bana göre ani delilik hali son bölüme değin sürüyor. Ancak sonda anlayabiliyorsunuz bu ani deliliğin nedenini. Belki de bu neden Gaspard'a saçma geldiği için öğrenemiyoruz kitabın sonuna dek. Kimi psikolojik rahatsızlığı olan kişilerde de bu böyledir; en büyük sorunlarını ya asla anlatamazlar ya da çok sonralarda pes edip, kendilerini kasarak ve zorlayarak anlatırlar. Birbirlerini seven ama bunu ilan edemeyen iki utangaç kişinin iki kelimesi gibidir bu sorunlar. Ağızdan çıkarken dahi insan o kelimelerin altında ezilir kalır. Kendi kelimelerinin altında. Gaspard da bu ezilmeyi son bölümlerden birinde, basit bir cümle ile yaşıyor: "Hiç pişman değilim!". Ayrıca kitap boyunca süregelen Kafka'varimsi bir umutsuzluk da alıp başını gitmiş. Öyle ki tek çözüm yolunun kalması insana sorunlardan çıkışı ifade etmez çoğu zaman. Çözüm yolunun onu başa götüren dolambaçlı bir yol olup olmadığını insan asla bilemez. Biraz da bu 'bilememezliğin' romanı Paralı Asker. Eser için bir özgürleşme çabasıdır demiştik başta. Bu öyle umutsuz bir çaba ki zorunlu olmayan bir bağımlılık söz konusu. Gaspard'ın zorunlu olmayan bağımlılık halini anlayamaması, dolayısıyla paniğe başka bir deyişle ani delilik haline giriş yapmasını anlatır Paralı Asker. Panik dediğimiz şey insana her şeyi yaptırabilecek potansiyeldedir. Hatta bir sahnede, odada kilitli kalan Gaspard, odadan dışarıya çıkan bir tünel kazmayı bile o anda düşünebilmiştir. Hani panik anlarında beynimiz böyle hızlı ama anlamsız çalışır ya bu eser de aynı öyle. Hızlıca okunup bitiyor, fakat anlamsızlıklardan anlam çıkarmak biz okurlara kalıyor. Teşekkür ederim sana Perec, bizlere anlam çıkarma yetisini panik yoluyla da olsa vermeye çabaladığın için. Çağımızda bazı şeylerden anlam çıkarabilmek için paniklemek gerekiyorsa dahi paniklemeli insanlar, belki de bunu söylemeye çalışmış Perec. Anlam uğruna yaşanan ani, geçici delilikler. Paralı Asker bana yansıttıkları ve hissettirdikleri olsun gerçekten yeterli bir eserdi. Tanışmayanların Perec'le tanışması, tanışanların da bu eseriyle de 'şaşırması' dileğiyle...
Paralı Asker
Paralı AskerGeorges Perec · Sel Yayıncılık · 2013188 okunma
··
712 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.