Gönderi

824 syf.
9/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Stephen King'in yine orijinaliyle alâkasız bir şekilde "Şeffaf" adıyla dilimize çevrilen ve gerçek ismi "The Tommyknockers" olan romanı, aynı zamanda yazarın O, Mahşer, Sis, Gece Yarısını Dört Geçe, Korku Ağı gibi ilk baskıları 300-500 sayfa olan ve yıllar sonra 850-1000 hatta 1200 sayfa olduğunu öğrendiğimiz ve tekrar alıp okumak zorunda kaldığımız eserlerinden. Şeffaf da ilk basımı 454, daha sonrasında 824 sayfa olarak karşımıza çıkan bir kitap. İlk basımını yaklaşık yirmi yıl önce okuduğumdan tekrarı beni fazla yormadı ve hikâyenin akışı rahat olduğu için aynı keyfi tekrar yaşadım diyebilirim kitabı okurken. Peki, uzaylılara inanır mısınız? Ya da UFO'lara? Ya da farklı bir şekilde sorayım, evrende yalnız olduğumuzu düşünenlerden misiniz yoksa yalnızlığın imkânsız olduğunu düşünenlerden mi? Nasıl inanırsanız ve ne düşünürseniz düşünün, bu kitabı okuduktan sonra fikirlerinizi yeniden gözden geçirmeniz gerekebilir. Maine eyaletine bağlı Haven isimli kasabada yaşlı köpeği Peter ile birlikte yaşayan Roberta (Bobbi) Anderson, sıcak bir yaz günü rutin yürüyüşlerini yaptığı sırada ayağının takılmasıyla kaderin akışını ve ritmini değiştirir. Tuhaf olayların ilki, yaşlı Peter'in bariz bir şekilde gençleşmesi ve gözündeki kataraktın ortadan kaybolmasıdır. Bu arada katarakt olan gözün, gece karanlığında yeşil bir ışık saçması da cabasıdır. Birdenbire ölüp düşen kuşlar ve ilginç bir şekilde hiçbirine sineklerin yaklaşmaması işleri daha da esrarengiz bir hale getirmektedir. Bobbi'den sonraki başlıca karakterimiz, eski sevgilisi ve hâlâ çok yakın dostu olan Jim Gardener. Jim ile ciddi derecede alkol problemi olan, ki fazla kaçırdığı bir gün eşinin direkt yüzüne ateş ederek onu öldürmeye teşebbüs eden ve daha sonra doğal olarak boşanan, yine alkolü abarttığı bir gece her şeyin mükemmel gittiği bir şiir dinletisinin ardından bulunduğu ortamda terör estiren bir arkadaşımız olarak tanışıyoruz. Akabinde yoğun bir yağmur yağışı eşliğinde otostop çekmek ve yalınayak yürümek zorunda kalarak, kilometrelerce uzaklıktaki Bobbi'nin yanına geldiğinde, yazarın onu henüz otuz iki yaşında anoreksiya nedeniyle yaşamını yitiren Karen Carpenter'ın ölmeden önceki son haline benzetmesi kitaptaki en yürek burkucu sahnelerden biri diyebilirim. Bobbi'nin bulduğu binlerce yıllık gizemli metal cisim, Haven kasabasında yaşayan insanlarda ve kasabanın kendisinde hiç de hoş olmayan değişimlere neden olur: Yangınlar, cinayetler, akıl okumalar hatta tarifsiz çılgınlıklar, delirmelere varan değişimler ve esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan insanlarla birlikte telepati yöntemiyle birbiriyle anlaşan bir kasaba halkı. Kitapta ayrıca iki kişi arasında geçen bir konuşma sırasında; yıllarca komada kalıp psişik güçlere sahip olarak uyanan John Smith isimli şahsın bahsinin geçmesi ve John Smith'in, yazarın Çağrı romanındaki ana karakter olması vasıtasıyla King Evreni'ne bir göz kırpmış oluyoruz. Ve tabii O romanının meşhur palyaçosu Pennywise da şöyle bir görünüp geçiyor hikâyemizde. Cinnet filmindeki Jack Nicholson'un meşhur baltayla banyo kapısını parçalama sahnesi de kitapta dikkat çeken güzel bir gönderme. Eserde geçen Dean Koontz'a ait "Nöbet" ve Peter Straub imzalı "Uçan Ejderha" isimli kitapları da okuma listeme aldığımı söylememe gerek yok sanırım. Ayrıca hikâyede farklı farklı sahnelerde sözü edilen şarkılardan, özellikle Phil Collins'in seslendirdiği "I can feel it in the air tonight" isimli parçayı dinlemenizi tavsiye ederim.
Şeffaf
ŞeffafStephen King · Altın Kitaplar Yayınları · 2019674 okunma
·
602 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.