Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

368 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kafkavari üslubu ile Amerikan edebiyatının az sayıda beğendiğim isminden biri Paul Auster. Aynı Kafka gibi, okuyucusunu müthiş dili ile etkiliyor, gizemli kurgusu ile istim üzerinde tutuyor, sürekli yeni pencereler açarak esrarı arttırıyor, ancak tam bu esrar çözülecek derken daha büyük bir belirsizliğin ortasına aniden atıp bırakıveriyor. Kitabı bitirdiğinizde ne olduğunu anlayamıyor, kendinizden şüphe ediyor, şaşkınlıkla bakakalıyorsunuz. “New York Üçlemesi” işte böyle bir roman. Anlaması zor olsa da son derece gizemli ve sürükleyici bir okuma keyfi sunuyor. Postmodern bir polisiye roman “New York Üçlemesi”, ancak romana başlamadan önce Paul Auster’ın yazarlık hayatının başlangıcını anlattığı “
Cebi Delik
Cebi Delik
”i okumanızı şiddetle tavsiye ederim; zira kitap Auster’ın bu sancı dolu yıllardaki deneyimlerine bolca gönderme içeriyor. Polisiye diyerek sizleri yanıltmış da olmayayım; Auster bu romanında kahramanları vasıtasıyla sürekli arıyor; arıyor ama neyi arıyor? Kitap birbirinden bağımsız yazılmış gibi görünen, ancak bir bütünlük içeren 3 ayrı romandan oluşuyor. İlk kitap “Cam Kent”te anlatıcı Daniel Quinn ile tanıştırıyor bizi. William Wilson takma ismi ile pek de beğenmediği polisiye romanlar yazan, hayatından da, kendinden de hiç memnun olmayan Quinn, romanlarındaki becerikli dedektif kahramanı Max Work ile özdeşleştirmektedir kendini. Bir gece yarısı gelen gizemli telefonla, hayran olduğu ve yerine geçmek istediği -kendi yarattığı kahraman- Max Work gibi dedektiflik yapma fırsatı elde eden Quinn, içine girdikçe detaylarında kaybolacağı bir maceraya atılır. Yıllarca bir odada kapalı tuttuğu için konuşmayı -yani kelimeleri- yeni öğrenen oğlunu öldürmeye çalışan Peter Stillman’ı izlemesi istenmiştir ondan. Quinn Stillman’ın peşine düşer, Stillman’ın sıkıcı rutinliği onu takibi derinleştirmeye iter, takibi detaylandıkça giderek o detayların içinde kaybolur, mental kayboluşu fiziki kayboluş izler ve ondan geriye sadece bir kırmızı defter kalır. Paul Auster kısa bir süre dahil olur hikayeye ve Cervantes’in Don Kişot’una şık bir atıf ile hikayeyi kimin yazdığını sorgular, sorgulatır. İkinci roman “Hayaletler” 1947 yılı New York’unda geçiyor ve Bay Beyaz’ın, Dedektif Mavi'ye Bay Siyah'ı izleme görevini vermesi ile başlıyor. Mavi, Bay Siyah’ı gece gündüz izlerken kendi hayatından vazgeçtiğini farketmiyor bile, ve o Siyah’ın peşindeyken Siyah’ın da onun peşinde olduğunu anlaması uzun zaman alıyor. İzleyen ile izlenenin yer değiştirdiği ve her ikisinin de hayatlarından vazgeçtiği bu “kara” hikayede okuyucuyu esrarlı bir bilinmezlik içinde bırakıyor Auster. Son roman "Kilitli Oda”, bir gün aniden hamile karısını bırakıp kayıplara karışan ve geride liseden arkadaşı olan yazarımıza müsveddelerini bırakan Fanshawe isimli esrarlı bir yazarın kayboluş hikayesini anlatıyor. Pek de becerikli olmayan ve ısmarlama yazılar ve incelemelerle hayatını kazanan yazarımız, Fanshawe’in bu beklenmedik sürprizi ve tamamlanmış 3 etkileyici romanı sayesinde hem güzel bir eşe, hem üne, hem de paraya kavuşur. Biz artık nihayet mutlu bir son beklerken yazarımızın gereksiz merakı ile Fanshawe’in peşine düşmesi hikayeyi yine arayan ve arananın iç içe geçtiği esrarın içine sürükler. Öncesinde “
Cebi Delik
Cebi Delik
”i okuduğumuz için daha ilk hikayeden anlarız ki, Auster bunca esrarın altına gizlemiş olsa da kendi acılı yazarlık macerasını paylaşmaktadır bizimle. Üniversiteden mezun olduktan sonra arkadaşları gibi maaşlı bir işe girip çalışarak istediği gibi yaratıcı bir yazar olamayacağına inanmıştır Auster. İlk günden itibaren sadece yazarak hayatını kazanmayı hedefler. Hatta parasızlık canına tak ettiğinde, hem kolay yazılacağı, hem de çok satılacağı için dedektif romanları yazmaya da heves eder bir dönem. Ancak yıllar boyu çabalamasına karşın elle tutulur bir şey yazamamış, günübirlik vasıfsız işler ile ancak karnını doyurabilmiş, maddi sıkıntılar nedeniyle evliliğini sürdürememiş, küçük oğlundan ayrı kalmıştır. 40lı yaşlarının başındadır, ancak hayatta hiçbir şeye sahip olamamıştır. Umutsuzluk içinde sürüklenirken hayatının aşkını bulur ve yıllar önce yazdığı 3 romanından oluşan “New York Üçlemesi” ile beklemediği bir üne kavuşur. Para için dedektiflik yapmaya razı olan ve kendi yarattığı kahramanı Max Work’ü kendinden daha çok beğenen yazar Daniel Quinn odur. Yeni öğrendiği kelimeleri ile konuşmaya çalışan genç Stillman’ı -ki yazarımızın beğenilmeyen kitaplarını simgeler- öldürmeye çalışan baba Stillman da odur. Kahramanı Siyah’ı izlerken sevgilisini kaybeden, kendi hayatından vazgeçen ve boşlukta savrulan Mavi de odur. Elinde tamamlanmış bulduğu 3 roman ile hiç beklemediği anda hem aşkı, hem parayı, hem de huzuru bulan da odur. Yazarlık serüvenini ince ince, tüm gel gitleri, sancıları, arayışları ve kopuşları ile birlikte resmeder Auster. Yazmak kendinden vazgeçmektir; okuyucusu için hayal ettiği o dünyanın içinde yaşamak, kahramanı ile bir olmak demektir. Yazar hikayesini kelime kelime örer, karakterlerini birer birer yaratırken her seferinde dönüp kendini de sorgular; o karakterlerini yaratırken karakterler de yazarı değiştirirler böylece. Aynada iç içe geçmiş ve sonsuza uzayan görüntüler gibi iç içe geçer, bir bütün olurlar; öyle bir aşama gelir ki yazar ile kahraman birbiri içine girer, birbirlerinin içinde kaybolurlar. Auster Mevlana’dan haberdar mıdır, Vahdet-i Vücud’u duymuş mudur bilmem. Ancak kurduğu postmodern dünyadaki o müthiş içi içe geçiş; kahramanın yazarı, yani yaratılanın yaratıcıyı yansıtması; görünen ile gerçeğin iç içeliği; bir olma, bütün olma, yok olmadan ama değişerek bütünün içinde kaybolma bence Mesnevi’yi anımsatır. Müthiş metaforlarla süslenen bu derin romanı, polisiyeye değil felsefeye ilgi duyanlara öneririm.
New York Üçlemesi
New York ÜçlemesiPaul Auster · Can Yayınları · 20161,130 okunma
··
1.819 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Nasıl güzel anlatmışsın, nasıl...Elin, kolun, yüreğin dert görmesin arkadaşım.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim arkadaşım 😍
mesut bahtiyar okurunun profil resmi
Yine Harika bir inceleme. Yazarın hayatıyla romanı özdeşleştirmeniz şık olmuş efenim. Teşekkürler.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Çok teşekkürler efenim, beğenmenize çok sevindim...
A.D okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş, tesekkur ederiz.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Çok teşekkürler, beğenmenize sevindim...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.