Kitap yazarın kendi tasavufi tecrübelerini ve bu yoldaki ilerleyişini anlatıyor. Tasavvufun bazı kimselerin karakterine ne kadar uyduğunu kabul etmek kaçınılmaz. Bu nedenle yazarın tecrübelerini eleştirmemeye çalıştım okurken. Gariplerdeki irfana yapılan vurgu çok güzel. Kitabın sonunda Mantıku’t-Tayr’daki ve tasavvufun genelindeki “kendini bilen Rabbini bilir” ilkesine dönüyorsunuz. Kitap yazarın kendi gerçek kişisel deneyimlerini anlattığı için çok kıymetli bence. Kitapta ilginç olan, tasavvufi seyir anlatılırken yazarın İslam’ı kabul edişine çok silik bir yer verilmiş olması. Halbuki İslam’ı kabul edişi de bu süreçte gerçekleşiyor ama buna pek de önem verilmiyor.