Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

255 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Nietzsche'nin Deniz Aşığı
Nietzsche'nin Deniz AşığıLuce Irigaray
7.8/10 · 36 okunma
·
301 görüntüleme
saime okurunun profil resmi
Ve seni çekmek için senin ölçünde bir maske takacağım. Çünkü bu tür bir kendini beğenmiş gösteride boğulmak tiksinti veriyor bana. Ve ben senin suçlarının da ölümünün de suç ortağı olmak istemiyorum. Ve bedenimi gelecekteki her an paylaşabilmek amacıyla canlı tutmayı tercih ediyorum. Ve doğmaya çağrı yapanı maskelemekten çok maskesini indirmeyi tercih ediyorum. (Sf.85)
saime okurunun profil resmi
Hiçbir ölümcül göz bir düşünceye açılamaz, Dolayısıyla onu ancak gönülle görmek uygundur. Felsefe göz kapaklarının hâlâ duyular tarafından temsil edilenlere sımsıkı kapanmasını, bakışın ideal görüntülerin yansıtılması için perde işlevi gören ruha doğru içe dönmesini öğretir. Doğanın dehşeti sihirle ortadan kalkar: ancak kavranabilir kategorilerin bulunduğu perdelerin arasından görülebilecektir ve sonuçta insanı etkileyecek olan zayıflıklar çok yüce olmayan bir bakış açısının hesabına yazılacaktır. (Sf.136)
saime okurunun profil resmi
Oysa denizden daha müthiş bir sarhoşluk var mıdır? Çünkü çok yukarılara tırmanıp da kendini iyi bir şarap içmişe döndürenin sonunda yine aşağı inmesi gerekir. Ve sarhoşluğu da bir an sürer ancak. Ve her türlü depresyon yolunu gözler onun, büyü sık sık bozulur... Ama mutluluğunu denize emanet eden sürekli sarhoştur. Çünkü alçalsa da yükselse de verdiği sarhoşluk hep aynıdır. Yükselmesi ya da alçalması, sürekli hareket etmek olan yaşama büyüsünü kesinlikle hiç değiştirmez. Ve kıyılarını aşmak ya da derinliğine dönmek, biri ötekinden daha mı çekicidir? Ve biri ötekini, ve öteki de birini istemez mi? Ve ebedi mutluluğu sağlayan da birinden ötekine geçmek değil midir? (Sf.23)
saime okurunun profil resmi
Tüm biçimler maddenin bilgi hâzinesinden doğacaktır. Doğurur, “üretir.” Dudaklarının arasından yepyeni bir figür doğar: kendi kendini değiştirmesinden bir yangın çıkar ve “görünür” olur. Ama bir kez, sadece bir kez ve sadece bir an: güzellik. Daha sonra, ya da kusur ve yinelemeyle örtüler vardır. Kutsal bir gerçeklik yoksa. Bir yapıtın güzelliklerini ortaya çıkarmak - hiçbir bilim, hiçbir iyi niyet yeterli değildir bunun için: bulutların örtüsünün doruklardan çekilmesi ve bize güneşten yanmış olarak gözükmesi için en ender ve en mutlu rastlantı gerekir. Sadece, onu görmek için tam istediğimiz yerde bulunmuş olmamız gerekmez: ruhumuzun kendisinin kendi doruklarından çekilmiş olması ve bir desteğe sahip olur gibi bir dış ifadeye ve parabole ihtiyaç duyması ve kendi kendine sahip olması gerekir... (Sf.127)
saime okurunun profil resmi
Altına olan aşkı aşmaları için ne yapmak gerekiyordu? Altından ötesini mi göstermek gerekiyordu onlara? Yaşam hiç altınla değiştirir mi kendini? Ve bir adamın bir şey dikmek için toprağı kazması gerekiyorsa, bulduğu damarı hep altına çevirmekte ısrar ediyorsa, onun taptığı şey ölüm değil midir? (Sf.12)
saime okurunun profil resmi
Farklı bedenler, şüphesiz benzerliği yaratır. Çünkü insan, üzerine kendi benzerini de atmadıkça nasıl bulabilir kendini ötekinde? Ve şenle ben arasında bizi ayıran bu ince tabaka olmayacak mıdır her zaman? Senin bende kendini seyretmen, ben de sana kendimi yansıtabilsem, bu düşler alanımızı sınırsızlaştırıyor. Ama ben senin imgelerini saklıyorsam ve sen de benimkileri bana vermekten kaçınıyorsan bu senin benliğin olan hapishanedir. Sana duyulan aşk felçtir. Bizim içiçe geçmiş seraplarımızın hareketli evreni, senin dünyanın parlak çerçevesi olur. Karşılaşmalarımızın pusu, güneşi perdeleyen ya da ufku kapatan bulut... (Sf.12-13)
saime okurunun profil resmi
Sizden söz etme olanağım olsaydı eğer, ne kadar sevecektim sizi. Ve beni gelişme etkinliğindeyken hatırlamanız için sessizliğimde daha da çok seviyorum sizi. Sürekli sıkıntılı, heyecanlı, donup kalmış ya da ölümünüzün sesiyle örtülmüş. Doğumumun çağrısı zaten nefretinizin gürültü patırtısı içinde boğulmuş. Ya da kayıtsızlığınızın kefeninde. Çünkü, durmadan dönüp duruyorsunuz. Kendi içinizde. Zaten hatırlanacak olanı döngünüzün dışına iterek. Ama ben çok uzaktan geliyorum. Ve şunu söylüyorum size: sizin ufkunuz sınırlı. Hatta delik. (Sf.10)
saime okurunun profil resmi
En gözüpek denizciler denizi kurutarak yelkenlerini açmaya cesaret ederler. Küçük sandallarını hareket ettirebilmek için durmaksızın kaynaklarını tüketerek. Ve dalgalar içinde sürekli ilerleyerek en güzel düşlerin çalkantısını keşfediyorlar. En kibirli düşüncelere susamışlık. Hiç duyulmamış hakikatlere çağrı. Onları bütün kıyıların ötesine çeken sirenlerin şarkısı. Kıyıya çıkma umudu olmadan. En güzüpek olanlar bile bu boyun eğdirilemeyenin büyüsüne kapılma korkusuyla direğe bağlıyorlar kendilerini. Ve pruvalarını üzerinden geçirmek istiyorlar. Ama bıçakları asla derinliklerini biçemiyor. Ancak dalgaların tepesini sıyırabiliyor. Ve geçişleri kalıcı izler bırakmıyor. Onlar gider gitmez deniz kendi ritmine ve ölçüsüne dönüyor tekrar. Gemileri geçip gidiyor üstünden, o gene eskisi gibi duruyor. Aynı biçimde. (Sf.69-70)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.