Evi terk etmek, hiçbir yere ulaşmamak anlamına gelmez; şehrin surları dışında, sürgün edilmiş bu kişiye kucak açan bir ülkede, başka bir toplumsal gerçeklikte yer almaktır. Aslında bu, 20. yüzyılda post modern durumun özü değil midir? Belki de konumlandırılmış eleştiriye duyulan nostalji; etkileşim ile işbirliği, karşılaşma ile değiş tokuş olmadan hiçbir gelenek, kültür ve toplumun var olamayacağı bir dünyada, evin sıcaklığına, kendi kültür ve toplumumuzdaki kesinliklere duyduğumuz nostaljinin ta kendisidir.