Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
“Orhan Yazıtları”na Dair “Ey Türk milleti! İşitin! Bu yazıtları dilimize sahip çıkmak için yazdım. Sözümüz sonsuz olsun, Türkçemiz daha fazla bozulmasın diye yazdım. Dilimizi bu hızla bozmayı sürdürürsek varlığımızı da tehlikeye atacağız. Kuşların kendi dillerini bozduğunu hiç düşünmüyorum. Örneğin kargalar serçe gibi, martılar bülbül gibi ötmüyor. Hepsi kendi ötüşüyle aynı gökyüzünün altında yaşayıp gidiyor. Biz de Türkçemize sahip çıkalım…” Bu cümleler, bu üslup Orhun Yazıtları’nı andırsa da onlardan değil, ORHAN YAZITLARI’ndan. Yücel Öztürk’ün çocuklar için yazdığı ve Şubat 2021’de Cezve Çocuk’tan çıkan romanından. Ağır Tüy, Kuşkesen gibi hikaye kitaplarının da yazarı olan Öztük’ün çocuk edebiyatı alanında başka eserleri de var: Buz Çetesi, Simit Ağacı, Büyük Halam Saksıda. Roman ortaokula giden küçük Orhan’ın hikayesi. Onu yaşıtlarından ayıran özelliği ise Türkçe hassasiyeti. Orhan, çevresinde konuşulan bozuk Türkçeden oldukça rahatsızdır ve bir şeyler yapmak derdindedir. Üst kat komşuları Aytaç Hanım’dan aldığı fikirle yaşadıkları Gümüş Sitesi’nin bahçesine babasının yardımlarıyla tıpkı Orhun Yazıtları’na benzeyen yazıtları diker ve onlardan ilhamla bu yazıtlara silinmez kalemle “Türkçemizin güzelliklerini anlatmak, sıkça yapılan yanlışları göstermek, dilimizi doğru kullanmanın önemini kavratmak” amacıyla bir şeyler yazar. Ağaç yaşken eğilir, bilincinden hareketle roman çocuk okuyuculara hitaben yazılmış. Olay örgüsü onların ilgisini çekecek şekilde kurgulanmış. Merve Beren’in şakaları, Orhan'ın “s” yerine bazen elinde olmadan “f” deyişleri, Osman’ın yaramazlıkları, kulakları mindere benzeyen adam, okul muhabbetleri okuyucusunu eğlendirirken Orhan’ın yapmaya çalıştıkları –eminim- çocukların aklında asılı kalacak. Romanı okuyan çocuklar roman bitince Orhan gibi bir anda büyüyecek, onun yaptığı gibi site bahçelerine yazıtlar dikmeseler de Türkçe konusunda daha hassas hareket edecekler. Çünkü “Kullandığımız dilin kendimize olan saygımızı gösterdiğini” öğrenecekler. Bu yaşlarında sekizinci yüzyılda dikilmiş anıtlardan haberdar olacaklar. Onların önemini kavrayacaklar. Çocuklar romanda bunlardan başka kendi anneannelerinin/babaannelerinin sıcaklığını, kokusunu duyacaklar: “Anlattıklarımı o kadar beğendi ki ‘akıllı oğlum” diyerek bana sıkı sıkı sarıldı. Anneannemin bağrında sevgiden yapılmış bir çiçek bahçesi vardı sanki. İnsana huzur veren bir sıcaklık, yumuşaklık ve inceden gelen çiçek kokusu. Ben küçüklüğümden bilirim bu kokuyu. Annem işteyken ağrıyan dişim bilir, gece korkuyla uyanan gözlerim bilir. Bu kokunun içinde onun sesi, sesinde de, “Keklik gibi kanadını süzmedim,”diye başlayan ve insanın içne doğru uzayan türkünün hüznü vardır. Saçlarıma düşen damlalar, içime neşe dolduran kahkahalar, beni diyar diyar gezdiren masallar vardır. Anneannem bu kokuyla büyütmüştür beni.” Çocuklarıma aldığım kitapların bazılarını önce ben okurum. Bu sefer de öyle yaptım. İyi ki okumuşum. Kızım da öyle diyor. “Kargalar serçe gibi, martılar bülbül gibi ötmüyor. Hepsi kendi ötüşüyle aynı gökyüzünün altında yaşayıp gidiyor. Biz de Türkçemize sahip çıkalım.” 15 Mart 2021/ Alim Gören
Orhan Yazıtları
Orhan YazıtlarıYücel Öztürk · Cezve Çocuk · 202110 okunma
·
299 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.