Bir Demet Mavi (:
Ben bir mavi sevdalısı gördüm
Kendisi en yüce sevdalara layık
Neye kapıldın sen
Bereketli topraklar üzerine yağmur indiren bulutların diyarı, gökyüzünün maviliğine mi
Hani baharın gelişiyle ölü doğayı yeşerten
Tıpkı senin yüreğinde pır pır kelebekler uçurduğu gibi
Yoksa denizin maviliğine mi kapıldın
Hani hep seni umutlara götüreceğini hayal ettiğin
Engin mi engin
Sonu görülmez
Sonu görülmeyen engin umut denizlerine daldıran hüznün mü var
Peki ya gözler, evet evet, mavi gözler mi
Yalan sözlere kulak tıkayıp dürüst mavi gözlerde mi kaybettin kendini veya buldun
Ya da bırak hepsini
Sen yine maviyi sev
Ben maviyi sevişini
Hayat böyle daha güzel değil mi
Varsın seni mavi umutlara sürükleyen hüznün olsun
Derdin sana derman ise sev derdini
- Mavidaş. (:
Beni tanıyanlar kadar tanımayanlarda maviye ne kadar hayran olduğumu, maviyle hatırlanmak isteyişimi, Edip misali mavi bir renk değildir huydur bende oluşunu az çok bilir.
Şunu söylemek istiyorum eğer bir gün hayal ettiğim mavi dünyanın varlığı ile ilgili bir kitap yazılacak deselerdi asla inanmazdım ve asla asla dememeliymiş insan. :D
Şimdi gelelim Mavi Gezegenin Hikayesi adlı kitabımıza...
Aslında bir çocuk kitabı kendisi hani Şeker Portakalı, Küçük Kara Balık, Martı Jonathan Livingston, Küçük Prens .. gibi yetişkinlerin de okuması gereken, çıkarması gereken dersleri olan, farkındalık hissiyatı barındıran, dostluğu da sadakati de en güzel biçimde işleyen, salt güldüren, eğlendiren değil; üzen, düşündüren yönleri de olan, özü yönden de zengin, ele alınan olayın hamurunu yaratıcılığın teknesinde iyice yoğuran bir kitap.
Yoğurmazsa zaten o olay öykü olmaz!
Kitabımız şu cümleler ile başlıyor;
"Uzayın derinliklerinde, sadece çocukların yaşadığı mavi bir gezegen varmış..."
Bu mavi gezegenin özel olmasının tek bir nedeni var o da orada sadece çocukların yaşıyor oluşu. Bitkiler ve hayvanlar da vardı elbette ama gezegen boy ve şekil olarak çeşit çeşit çocuklarla doluydu. Büyük çocuklar, küçük çocuklar, tombul çocuklar, zayıf çocuklar hatta aynada karşılaşabileceğiniz türde tuhaf çocuklar...
Yüzlerceden fazlası vardı, o yüzden sayılarını bilmek imkansızdı...
Onlara ne yapmalarını söyleyecek yetişkinler olmadığından çocuklar dilediklerince hareket etmekte özgürdü...
Birinin aklına şu sorular gelebilir:
Peki bu çocuklar nereden geldi?
Nasıl çoğaldılar?
Hiç büyümüyorlar mı?
Gezegende hiç yetişkin yoksa nasıl doğdular?
Cevap ise çok basit: Kimse bilmiyor.
Bildiğimiz tek şey hiç büyümeyen çocukların orada yaşadığı.
Derken adaya gizemli bir insan gelir; bay İyigünler ve sonra başlar tuhaf olaylar, maceralar, pandomima..
Gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz tavsiye ederim.
Hem kardeşleriniz, yeğenleriniz, kuzenleriniz, çocuklarınız, hatta komşu çocuklarınız için hem de kendiniz için. Keyifli okumalar, kitap dolu günlerimiz olsun. (: