Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

304 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
İnsanı, yarattığı dehşetle sarıveren bir hikaye Fowles’un kurguladığı. Gencecik bir kızın, ezik bir karakter olan kelebek koleksiyoncusu Ferdinand tarafından kaçırılmasını ve hapsedilmesini konu alan bu hikaye, Fowles’ın sürükleyici anlatımı kadar kurgunun gerçekçiliği nedeniyle de okurunu bir anda çarpıyor. Hele tam da Türkiye’deki kadın taciz ve cinayetlerinin giderek artan bir hızla gözlerimizin önünde gerçekleştiği ve koskoca bir toplum olarak bir avuç sapık adama karşı sanki ellerimiz bağlı, hiçbir şey yapamadığımız utanılası şu günlerde, beni iliklerime kadar titretti. Korku değil titrememin sebebi, Ferdinand benzeri insanların sayısının çokluğu da değil. Fowles’ın Ferdinand üzerinden ustalıkla gösterdiği o tahammül edilemez fütursuzluk ve arsızlık !!! Babası ölmüş, annesi onu terketmiş ve hastalıklı bir ruh haline sahip olduğunu sandığımız halası tarafından büyütülmüş Ferdinand ezik bir karakter; basit bir memuriyet ile hayatını kazanmaya çalışıyor ve kendisi ile çoğunlukla dalga geçen, içine karışamadığı toplumdan uzakta sessiz bir yaşam sürüyor. Kazandığı bir ikramiye, Ferdinand’a bu çemberden çıkması için bir fırsat yaratıyor. O da bu fırsatı uzun süredir gizlice izlediği güzeller güzeli Miranda’yı kaçırmak için kullanıyor. Fowles bize kelebek koleksiyoncusu Ferdinand ile kaçırıp bir mahzene kapattığı genç ve güzel resim öğrencisi Miranda arasında yaşananları anlatıyor ilk bakışta. Ancak ustalıkla kurguladığı diyalogları ve iki kahramanının iç sesleri ile Fowles, insanın kanını donduran gerçeklikleri okurunun durmaksızın yüzüne çarpıyor. Miranda’ya tümüyle bir nesne olarak bakıyor Ferdinand; onun duyguları, aklı, ruhu değil istediği.… Onu sanki kelebeklerinden biriymiş gibi kanatlarından sabitleyip dolaba kaldırmak ve sadece kendi istediği zaman bakmak tüm arzusu. Bu sapkınlığını “aşk” olarak niteliyor. Benzerini çevremizde görebileceğimiz çoğu hemcinsi gibi… Evet Ferdinand çok ileri gidiyor ve “sevdiği” kadını bir evde, dört duvar arasında fiilen de tutsak ediyor. Ancak…. “Evliliğin kutsallığı” bahanesi altında karısına hayatı zindan eden, ayrılmak istediğinde törelerle, geleneklerle, şiddetle ezen erkeklerden bir farkı var mı? Ben göremedim. Zayıf ve sıradan bir insan Ferdinand. Az eğitimli, modern dünyadan ve entellektüel kesimden korkan, geleneklere koşulsuz şartsız bağlılığı erdem sayan bir zihniyetin arızalı ürünü. Miranda’nın dili ile “zayıf insanların tiksindirici zorbalığı”nı taşıyor üzerinde. “İnsan değil, insan kıyafetine bürünmüş bir boşluk…” o. Önceleri onu namuslu kılan tek şey yoksul olması, bir yere ve bir işe sıkışmış olmak. Parayı bulduktan sonra ise tüm namussuzluğu ile ortaya çıkıyor: “Bu tıpkı kör bir adamı süratli bir arabaya koyup canının istediği gibi sürüp, canının istediği yere gitmesini söylemek gibi”… Miranda’nın dehşeti büyük. Onca yalnızlık çektiği anlarda bile ne yaparsa yapsın, kendini kaçırıp bir mahzene hapseden adama düşünsel olarak yaklaşamaz o. Fowles düşünen insanın çıkmazlarını ve çaresizliğini çok güzel anlatır; erdemleri için yaşar düşünen insan; ve Miranda onca çaresizliğin içinde dahi o erdemlerinden uzaklaşıp o zamana denk savunduğu görüşlerinden vazgeçemez. Eline bir şişe alıp kafasında kırıvermek, ya da tesadüfen bulduğu baltayı kafasına şiddetle savurmak Miranda’nın yapabileceği bir şey değildir. O şiddete karşıdır ve böyle adi bir sapık yüzünden kendi değerlerinden ödün verecek de değildir. Fowles’ın önümüze serdiği gerçek çok acıdır: Dünyadaki insanların büyük çoğunluğu ya düşünmemeyi seçmiş, ya da düşünmenin ne demek olduğunu bile bilmeyen, dayatılana göre yaşadığının farkında bile olmayan kişilerdir. Ferdinand bu düşünmekten korkan, görgüsüz ancak parası olan ve para ile fütursuzlaşan “yeni Kitle”yi temsil eder, Miranda ise hala ahlaki değerleri savunan “Azıcık”tır. “Kendi silahlarımla savaşmalıyım, onunkilerle değil. Bencillik ve zorbalık, utanç ve hınçla değil…” der. Halbuki aslında o da bilir ki, sadece değerlerle savaşılmaz. Zira, “Sonradan görme sıradan insan uygarlığın lanetidir.” Ve Ferdinand’ın “ahlak"tan anladığı sadece cinselliktir. "Sıra sıra kelebekler arasındaki bir örnekten başka bir şey değilim. Hizayı bozduğum zaman bana karşı kin besliyor. Ölü olmam gerekiyor; iğnelenmiş, hiç değişmeyen, sürekli güzel. Güzelliğimin kısmen canlı olmamdan kaynaklandığını biliyor, ama ölü beni istiyor; beni canlı ama ölü arzuluyor. Canlı ve değişken olmam, farklı bir şekilde düşünmem, ne yapacağımın belli olmaması ve geri kalan her şey canını sıkmaya başladı."
Koleksiyoncu
KoleksiyoncuJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20208,3bin okunma
··1 alıntı·
12bin görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Teslimiyet olgusunu ve iktidar hırsını çok başarılı işleyen bir roman olarak bende yer etmişti Koleksiyoncu. Bir röportajında okumuştum, Fowles, tahsil hayatı boyunca, öğrenim gördüğü tüm okullarda öğrenci birliği başkanlığı görevini üstlenmiş. Bu görevin kendisine sağladığı ayrıcalık gereği de her gün sayısız öğrenciyi ki bilhassa kız öğrencileri, çok ağır şekilde dövmüş, eziyetler etmiş. Ha sonradan çok pişmanlıklar yaşamış ama olan olmuş bir kere. Bu nedenle, ben bu eserin, hafif de olsa otobiyografik ögeler taşıdığı inancındayım. Fowles bana hep Nabokov'u anımsatır, bir nevi günah çıkarma ayini olarak raflarda arzı endam ediyorlar işte...
AkilliBidik okurunun profil resmi
Bunu bilmiyordum @seda_bera ne iyi oldu paylaştığın. Fowles günah çıkarıyor olabilir gerçekten de...
Sultannn okurunun profil resmi
Salak mı bu Miranda, demekten kendimi alamadım. Hangi kafayla hala değerleri düşünüyor. Eminim okurken sinir olmuşsundur.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Evet oldum, ama çaresizliğini de hissettim. 20 yaşında genç bir kız; kibarlığından da zarar veremezdi kimseye...
Tamerika okurunun profil resmi
Güzel kitaptır.
Berfu okurunun profil resmi
muhteşem özetlemişsiniz
AkilliBidik okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim. Beğenmenize sevindim.
may okurunun profil resmi
aradıgım incelemeydi, ellerinize saglık🙏
Refika Bozkır okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş. Okumaktan zevk aldım.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, beğenmenize sevindim. Kitabı okurken aldığım büyük zevki incelememe yansıtabildiysem ne mutlu bana...
Özlem Sürücü okurunun profil resmi
Ferdinand gerçek ismi değil.Frederick(Fred) Ferdinand: (Miranda için uydurduğu isim) Elinize Sağlık.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.