Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Taşın Dediği
"Taşın Dediği" Recep Kayalı'nın ikinci kitabı. Bu kitapta ilk dikkati çeken şey, mizahî yönünün yüksek olması ve samimiyet... Tüm karakterler, olgular ve olaylar; gerçekten, birebir yaşanılmış hissi veriyor. Oysaki fantastik yanları var anlatılanların. Büyülü gerçekçilik dedikleri sanırım bu olmalı. Benim için en ehemmiyetli durum, kitabı okurken çokça keyif aldığım. Başta da belirttiğim samimiyet, tâ içime işledi diyebilirim. Tüm zıd duyguları birbiri ardına ve en yoğun şekli ile hissederek sürdürdüm okumamı. Düşüncelerim tam bir devinim hâlinde; kâh çocukluğuma gitti, kâh geleceği hâyal etti. Zamanın, duyguların ve farklı mekânların arasında yolculuk yapıp durdum... :) Yazarın anlattığı köyün kahvesinde oturup, o mahalledeki evlerin birinde, ben de pencereden baktım. Sesli tebessümler ve pıt eden ıslaklıklar belirdi yüzümde... Meselâ "Fesleğenler ve Karantina" öyküsü merakımı aşırı celbetti. Sonlarına yaklaştığımda oturduğum yerde pozisyon değiştirip durdum. Çünkü merakla karışık bir heyecana kapıldım. Sonu buruk ve hüzünlü idi. Bir sonraki hikâyeye geçişim zor oldu. Hikâyeler arasındaki birbirine atıflar çok tatlıydı. Bu atıfların teknik olarak adı nedir bilmiyorum ama benim için güzeldi... Kafamda birkaç soru ile bitirdim kitabı: - Ulu-ma hikâyesindeki o şiddet âyini gerçekten de ülkemizde yapılıyor mu acaba? Ya da eskiden yapılıyor muydu? - O denli fantastik şekilde olmasa da "Genç Bir Anlatı Ustasının Kendi Hâlindeki Hikâyesi" yaşanmış olabilir mi? Havva Ana gibi bir kadına rastladı mı acaba yazar? Dipnot: "Gelmeyen Trenler İçin Gece Koşulları" öyküsünde, Sabahat Teyzeyi cinlerin çağırma sahnesi aşırı komikti :)
Taşın Dediği
Taşın Dediği
Recep Kayalı
Recep Kayalı
Taşın Dediği
Taşın DediğiRecep Kayalı · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 201949 okunma
·
131 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.