Gönderi

32 syf.
5/10 puan verdi
·
5 günde okudu
kutsalkitap.org adresinden İncil talep ettiğinizde, incil ile birlikte bu seriyi de yolluyorlar. Serinin amacı hristiyanlığa dair getirilmiş olan eleştirilere cevap vermek ve incilin (kitabı mukaddesin yeni ahit bölümünün) mahiyetini ortaya koymak olarak ifade edebiliriz. Zira müslümanların ve diğer din müntesiplerinin incili kendi kutsal kitaplarından yola çıkarak yahut kendi kutsal kitaplarına benzeterek tanıdıklarını düşünürsek bu çalışmalarının da yersiz olmadığı anlaşılacaktır. Diğer yandan misyonerlerin lisanı ile de bu amacı dile getirecek olursak “İsa’nın yolu dinler üstü bir yoldur. Fakat insanlar o yolu, din seviyesine indirgeyerek İsa’yı da peygamberleştirmişlerdir. Oysa İsa, bir yönüyle peygamber olarak tasavvur edilebilse de gerçekte Tanrı’nın ve dolayısıyla kelamının mutlak tezahürüdür. Yani peygamberlerden farklı olarak ilahi kelamı tarif etmekten ziyade bizatihi kelamın kendisidir. Bu yönüyle -tabiri caiz ise- Tanrı’nın ete kemiğe bürünmüş halidir.” Bu görüş, geleneksel ve özellikle fıkıh (zahiri) eğitimi almış bir müslüman bilincinde absürt ve hatta sapkınlık olarak değerlendirilebilir lakin unutulmamalıdır ki islamın en yetkin nazari ilimleri de meseleye aynı nazar ile yaklaşmaktadırlar. Zira tasavvuf dilinde aynı makam hakikati muhammediye, felasife ehlinin dilinde ilk akıl, şii batınî grupların nazarında uluhiyet makamı, gulat-ı şia (nusayri, dürzi vs) ise İlk nuru ifade eder ve bu grupların tamamına göre bu makam hz muhammed olarak tecelli etmiştir. (Gulatı şiada hz Ali olarak tasavvur edenler de mevcuttur.) Hali sebepten bu görüş, islami düşünceye çok da uzak değildir. Aradaki ihtilaf bu makamın en yetkin tezahürünün hangi beden olduğu üzerinedir. Hristiyanlar olarak çatı bir tanımla ifade ettiğimiz gruba göre uluhiyet makamının en yetkin tecellisi hz İsa iken Müslüman nazariyatçılar nazarında bu makamın en yetkin tecellisi hz Muhammed’dir. O haseple gerek incil gerekse yanında hediye edilen bu eserlerin muhtevasında mevcut olan tanımları, sapkınlık olarak nitelemezden önce onları anlamaya çalışmak daha makül/akl-ı selim bir davranış olacaktır. Diğer yandan bu fikirlerin tutarlılığı incelirken verilen bilgilerin bilimsel/akılsal bilgiler olmadığı da akılda tutulmalıdır. Zira bu bilgiler, müşahede/mükaşefe olarak islami literatürde ifade ettiğimiz sezgisel bilgilerdir. Dolayısıyla elde edilme usulleri bilimsel veya akılsal değildir. O haseple tetkik ve teyitleri de bilimsel veya akılsal yöntemler ile olamaz. Verilen tanımlar ancak mükaşefe/müşahede yöntemleri ile doğrulanabilir yahut yanlışlanabilirler. Bu haseple yapacağınız tenkit yahut tebriklerde bu hakikati hatırınızda tutmanız gerekmektedir. İncelememize son verirken serinin kendi sistemi içerisinde tutarlı bir çalışma olduğunu belirtiyor ve tarafgil duygularımızı da bir kenara bırakarak başarılı bir çalışma üretildiğini de itiraf ediyoruz. Okuyacak arkadaşlara bol istifade diliyoruz.
Dinin Ötesinde
Dinin ÖtesindeKutsal Kitap Araştırma Merkezi · Yeni Yaşam Yayınları · 2011200 okunma
·
2 artı 1'leme
·
357 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.