》Kalemine büyük hayranlık duyduğum Zülfü Livaneli'nin ilk göz ağrım diye nitelendirdiği eserini bitirmenin mutluluğu içindeyim.
》Kitabın konusuna gelirsek; 12 mart rüzgarlarının İstanbul'dan Stockholm'e savurduğu bir mülteci ve onun büyük bir tesadüf üzerine, başına gelen her şeyden sorumlu olan kişiyle karşılaşması. Bunun ardından gelişen olaylar.
》Kitap toplumsal sıkıntıları, o dönemdeki insanların yaşadıkları olayları ve duyguları bütün gerçekliğiyle yansıtmış.
》Kitabın iki farklı yönü var. Hem yazarın kurgusu, hem de olayın gerçek yüzü. Bu anlamda kitap baştan sona ciddi bir merak uyandırıyor.
Buna bağlı olarak da iki farklı finali var. Bu da eseri özgün yapan taraflardan biri bence.
》Öldürmek mi bağışlamak mı? Bu ikilemi iliklerinize kadar hissedeceğiniz, kendinizi ister istemez baş kahramanımız Sami Baran'ın yerine koyacağınız, öfkeniz ve merhametiniz arasında kalacağınız muazzam bir kitap.