Gönderi

Surya bir yorumu yanıtladı.
- Immanuel Kant 
Bir eylemin ahlaklı sayılabilmesi için hiçbir çıkar taşımaması gerekir.
··
408 görüntüleme
Çekiçli feylesof okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Bir adam var. Bu adamin bağ bahçesi var. Hergun sabah kalkıp iyi ürün elde edebilmek için çapa yapar, fazla dalları budar, sulama yapar, toprağını havalandırir. Bu adamin iyi ürün elde edebilmek için giriştiği bu faaliyetler niye ahlaksız olsun ki..(iyi ürün elde etmek;çıkardır, hedeftir, amactir çünkü) Ya da sınav sistemini ele alalım. Öğrenciler sınavı geçip atanmak istediklerinde çalışma durumlari niye ahlak dışı olsun ki. Kanaatime göre de ahlak zulmetmemektir. Tabi ele aldığım 'zulüm' kavramı kendi içinde çok geniş bir ifadedir. Duyarlı olmamak, özgürlüğü kısıtlamak, gece yüksek sesle (evde) müzik dinlememek, bir çocuğa tebessümu fazla görmek, yere çöp atmak, bilimden uzak olmak, yolda yürüyüş yapan birine çelme takmak :), çok uykucu olmak ve en önemlisi de ahmakça davranmak ve bunun farkında varmak için bisey bile yapmamak vs vs. Baya baya daha daha örnek verilebilir
Surya okurunun profil resmi
Kant'in ahlak anlayışı bu kadar basit değil. Senin için bı alıntı :" Kant, evrensel bir ödev ahlakının varlığını savunmaktadır. Kant bu düşüncesiyle, insanların kurallara her şartta uymalarını öngörür. Örneğin, trafik polisinin olduğu bir yerde, kırmızı ışık yanınca duran araba sürücüsü, trafik polisi olmadığı zaman da hatta gecenin ortasında, etrafta hiç kimse yokken bile ödev ahlakının gereği olarak kırmızı ışıkta durabilmelidir. Kant'a göre ahlakın kaynağı asla tecrübe olamaz. Ona göre insanlarda bir iyilik iradesi vardır. Bu irade de davranışları menfaat gözetmeksizin ortaya koymanın ta kendisidir. Kant, ödev ahlakının dışında bir de toplumsal ahlaktan bahseder. Bunun en basit örneklerinden birisi de savaş esnasında insan öldürmektir. Savaş ortamında insan öldürmek, toplumsal bir ahlak anlayışının desteğindedir. Ödev Ahlakı: Ona göre evrensel ahlak yasası mümkündür. Fakat böyle bir yasa doğa yasası gibi olanı değil, olması gerekeni içeren bir yapıda olmasıyla mümkündür. Bu yasa bizim içimizde var olan iradeyle gerçekleşir. Bu, otonomidir. Otonomi “Yasası kendi içinde olmaktır.” ki bununla birlikte özgürlük ortaya çıkar. Yani insan kendi ahlak yasasını kendi belirler. Bu, ahlaki eylemin temel şartıdır. Bu ahlak yasasına uymak zorunluluk değil, bir ödevdir. Ödev; yapmayı, yerine getirmeyi kendi isteğimizle üstlendiğimiz, sorumluluğunu üzerimize aldığımız bir buyruktur. Bu buyruk insanı dışarıdan koşullayan koşullu buyruk (hipotetik imperatif) değildir. Bu buyruk, bizim kendimize koyduğumuz bir buyruk anlamında koşulsuz buyruk (kategorik imperatif) tur. Yani ödev insana başkası tarafından değil, bizzat kendisi tarafından, kendi vicdanı tarafından verilir. İnsan kendi ödevini kendisi oluşturur. Koşullu buyruk (hipotetik imperatif) belirli bir amaca ulaşmak için ne yapılması gerektiğini söyleyen buyruktur. İnsanın arzu ve isteklerine bağlı olan bu buyruk, eylemin muhtemel sonuçlarını dikkate alarak ortaya çıkar. Koşulsuz buyruk (kategorik imperatif) ise bir koşula bağlı olmadan, bütün insanlar için geçerliliği olan buyruktur. İnsanın arzu ve isteklerine bağlı olmayan bu buyruk, eylemin muhtemel sonuçlarını dikkate almadan, zorunlu olarak ortaya çıkar. Koşulsuz buyruğun temelinde üç ilke vardır: - Öyle davran ki davranışın temelindeki ilke, tüm insanlar için geçerli olan evrensel ilke veya yasa olsun. - İnsanlığı, kendinde ve başkalarında, bir araç olarak değil de her zaman bir amaç olarak görecek şekilde davran! - Öyle davran ki iraden, kendisini herkes için geçerli olan kurallar koyan bir yasa koyucu olarak hissetsin. Bir eylem, bir çıkar veya beklenti içerisinde yapılmışsa bu eylem, koşullu eylemdir ve bu eylem ahlaki değildir. Fakat bir eylem, ödev duygusu içerisinde, hiçbir çıkar veya beklenti içerisine girmeden koşulsuz buyruk ile yapılmış ise ahlakidir. Örneğin araç kullanırken kırmızı ışık yandığında sadece vicdanen bu kurala uymak, Kant'a göre ahlaklı bir eylemdir. Çünkü kırmızı ışıkta, salt çıkarın tamamen dışında, sadece vicdani gereklilikten ötürü durulmuştur. Kırmızı ışıkta durma nedenimiz ceza almamak, kameraya yakalanmamak, birilerine hoş görünmek vb. ise de bu eylem Kant'a göre ahlaksızca bir davranıştır; çünkü davranışın temelinde çıkar vardır. Bir davranış yapılmadan önce o davranışın yapılış amacı (niyeti) önemlidir. Buradaki niyet sadece ödeve uygun olarak, amacı kendisi için olan salt iyiyi (niyeti) gerçekleştirmektir. Salt iyi yasaya uygun olandır. Kant’ın bu düşüncesine ödev ahlakı (iyi niyet ahlakı) denir.
Çekiçli feylesof okurunun profil resmi
Hocam Kant hakkında az da olsa bilgim var. Bundan ötürü yorum yaparken 'doğru değil' yerine 'pek de doğru değil' yazdım. Çünkü Kant ahlakının paylaştığınız ifadeyle sınırlı olmadığının ben de bilincindeyim. Benim yorumum sadece ve sadece paylaştığınız ifade üzerine oldu. Sizin şu anda yaptığınız şey ifadenizin evrenini genişletmek oldu. E hal böyle olunca ben de yorumumu ona göre değiştiririm. Kant ahlaki Kohlbergin daha çok evrensel ahlak ve toplumsal sözleşme ahlaki ile benzerdir ve bu anlayışı da çok benimserim. Az biraz kanun ve düzen örneği de var gerçi ama önemli olan soyut tarafı. Diyeceğim o ki zaten Kant eleştirmek beğenmemek ya da tam olarak anlamadan eleştirmek haddime de değil. Kant kim ben kim. O ki kendinden sonra gelen tüm ardıllarını etkilemiş biri (özellikle Hegel'in) ben ise sadece bir okuyucu.. :)
Mehmet cT okurunun profil resmi
"İnsan için her işin gerçek değeri ve konumu akıbetine göredir". Sonunda bir zararı kaldırmayan ya da faydaya yol açmayan her iş abestir, insanın sahip olduğu akla ve anlam yetisine terstir. Böyle fiillerle uğraşana sefeh/mecnun deniyor zaten, onların cezai ehliyeti bile bulunmuyor. Çünkü kendini feda edercesine işlediği fiillerinde bile hep bir fayda ve anlamı vardır insanın.
Çekiçli feylesof okurunun profil resmi
Pek de doğru bir yargı değil
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.