Gönderi

92 syf.
5/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Mustafa Kutlu külliyatının üçüncü kitabını bitirdim. Açıkçası Yokuşa Akan Sular ve Bu Böyledir’den sonra beklentim biraz daha yukarıdaydı fakat aradığımı Sır’da bulamadım. Yazar kendini geliştirememiş, bu aşikar. Konular aynı, karakterler aynı, betimlemeler aynı… Yine dini sembolleri çıkarsak ortada kurgu murgu kalmıyor, ki bu haliyle de pek bir şey yok. Açıkçası Sır, 16 yaşındaki genç bir kıza hitap edebilecek birkitap değil fakat dedeme versem hoşuna gidebilir. İlk bölüm önce anlam veremediğimiz betimlemelerle başlıyor. (her zamanki gibi) Daha sonra anlıyoruz ki ortada makamını ölümünden sonra güvendiği fakat bu iş için pek de uygun olmayan bir adama teslim etmeyi arzulayan bir bey var ve bu beyin arzusu vuku buluyor. Sonra yine asla anlam veremediğimiz bir takım şeyler yaşanıyor. En sonunda bu yeni Efendi sırroluyor, ortadan kayboluyor. Bundan sonra gelecek olan bütün hikayeler de Efendi’yle ve sırrolmasıyla bir şekilde bağlantılı. Böyle bağlantılar, zekice yapılmış bir kurguya ihtiyaç duyar. Fakat Mustafa Kutlu’nun kalemi maalesef o kadar da güçlü değil. Anlatamıyor. Belki zihninde dolaşan bir şeyler var ama ortaya bir hikaye, en azından iyi bir hikaye çıkamıyor. Birkaç güzel, düşündürücü alıntı mevcut fakat onun dışında üzülerek söylüyorum ki, çöp. 24 kitabın sonunda uzun bir yazı kaleme almam gerekiyor. Şimdiden endişeliyim. Yazı yazamadığım için değil, Mustafa Kutlu’dan okuduğum diğer bir kitabın içinde öncekinden farklı bir mevzu bulamam bu endişenin sebebi. Notlarıma bakıyorum. Yalnızca kadınlara ve kızlara karşı bakış açısıyla ilgili bir şeyler yazabilmişim. Bir yerde istediğini elde etmek için cinselliğini kullanan bir kadından bahsediliyor, ki bu yerler kadının adının geçtiği sayılı yerlerden bazıları. Kadın bir gazeteciye malumatını dile getiriyor ve sürekli ya kadının bacağından, ya da ‘’sıcakladığından’’ mütevellit açtığı düğmesinden bahsediliyor. Altında yatan anlam çok açık. Bir başka yerde de üç tane kız evlatlarının olduğundan ve Allah’ın onlara bir de erkek evlat verdiği için şükrettiklerinden söz eden bir adam var. Bu adam güya doğru yolu bulmuş. İçkiyi bırakmış, evine, ailesine dönmüş. Mustafa Kutlu iyi bir yazar değil. Çünkü iyi yazarlar karşı cinsi de çok ustaca anlatabilirler. Mustafa Kutlu cinsiyetçi bir yazar ve hayır, iyi bir yazar değil. Gelelelim dikkatimi çeken bir başka noktaya: şu yeni eski meselesi. Mustafa Kutlu, anladığım kadarıyla değişen her şeye karşı. Bunu önceki kitaplarında da sezmiştim. Modern şehirleri, modern sözleri, modern insanları yerme peşinde. Değişimden korkanlardan. Korkup da kaçanlardan. Kaçamadığını anlayınca ağzını açıp gözünü yumanlardan. Bana öyle geliyor ki dünyanın en hızlı şekilde değiştiği bu çağa tam anlamıyla tanıklık edenler, bu değişimi kabul etmekte en çok zorlananlar. Elbette değişim olacak. İyi veya kötü. Sonucu memnun edecek veya etmeyecek. Değişmeyen tek şey değişimin kendisi. Bunu kabul edip ayak uydurmaya çalışmaktansa ayak direyenleri hiç anlamıyorum. Bu kitapla ilgili yazılmaya değer pek fazla bir şey yok. İçinde birkaç güzel eleştirel alıntı var. Onları da paylaştım zaten. Okumaya değmez. Yalnızca evlenmek istemediği için köyünden kaçan Mustafa’nın hikayesini biraz beğendim fakat onun sonunda da ‘’doğru yolu bulma’’ meselesi çıkıyor. Akrabalarının ısrarına rağmen babasını görmeye gitmemesi, zorla bir arabaya bindirilip ona götürüldüğündeyse her şey için çok geç kalması üzerinde yoğunlaşılsaydı ortaya güzel bir hikaye çıkabilirdi fakat Mustafa Kutlu dini dayatmaları hikaye anlatıcılığına tercih ediyor.
Sır
SırMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20218,5bin okunma
·
204 görüntüleme
gülbeyaz avci okurunun profil resmi
Aynı kitabı bitiren bir kişi olarak inceleme yayınlamadan önce bu kitabı okuyanların yorumlarını merak ederek incelemenizi okudum lakin katıldığım ve katılmadığım fikirleriniz var.Bunları izah etmek isterim(geri dönüşte alırsam çok mutlu olurum ayriyeten). Birinci olarak ''Yazar kendini geliştirememiş,bu aşikar.Konular aynı,karakterler aynı ,betimlemeler aynı...'' cümlenizi katılmadığımı ifade etmek isterim.Çünkü yazarın şu an 10. kitabını bitirdim ve kesinlikle her birinin betimlemesi,konusu ve karakterleri-ki buraya daha bir çok unsur ekleyebilirim-bana ayrı lezzetler sundu.Yazarımızın bir çok kitabında da olduğu gibi tassavvufi düşünceleri her kitabın konusunun aynı olduğu veya diğer faktörlerin aynı olduğu anlamına gelmez. İkinci olarak:''Yine dini sembolleri çıkarsak ortada kurgu murgu kalmıyor, ki bu haliyle de pek bir şey yok.'' demişsiniz.Sembol değil düşünceler idi ayriyeten kitap şeyh bir karakteri ana karakter olarak aldığı için dini ''semboller''i çıkarması ne kadar mümkün olabilir? Üçüncüsü '' Fakat Mustafa Kutlu’nun kalemi maalesef o kadar da güçlü değil.'' diye bir CÜMLECİK eklemişsiniz.Bunu demenize rağmen bu kalemden çıkacak eserleri de dedeniz gibi büyüklerin okuması gerektiğini ,sizin betimlemelerden anlamadığınızı ''her zaman ki gibi'' inceleme yazınızda belirtiyorsunuz.Bu bir çelişki ifadesi mi acaba yoksa ben mi yanlış anladım? Dördüncüsü onun ''Kadınlar'' teması üzerinden giderek ''Mustafa Kutlu iyi bir yazar değil.'' diye ekleme yapmışsınız.Unutmayınız ki bu seksenlerden sonrasını zaman olarak alan bir kitap.Bunu sizin Tolstoy,George Orwell vb. kitabında da görmeniz mevcut ama tabii ki onların kitabında bunu görmeniz bu temayı normalleştirmez.Lakin buradaki kadın unsurunu tüm değil de sadece oradaki karakter olan kadına deseydi siz ve benim bu durumu düşünmemize engel olabilirdi. Beşincisi olarak :''Mustafa Kutlu, anladığım kadarıyla değişen her şeye karşı. Bunu önceki kitaplarında da sezmiştim. Modern şehirleri, modern sözleri, modern insanları yerme peşinde.'' demişsiniz.Buradaki kitapta köyde yaşayanların şehre indiklerinde yaşadığı uyumsuzluğu anlatıyor Kutlu o karakterlerin ağzından.Bunu anlatırken değişimin tamamen hepsine karşı olduğunu nasıl ve hangi cümleden anladınız acaba? Daha ekleyeceklerim var lakin yanlış anladığım veya sizin anladığınız şeyler var mı acaba?
irem okurunun profil resmi
Öncelikle merhabalar yorumunuz için teşekkür ederim. Ben 16 yaşındayım ve Mustafa Kutlu külliyatı lisede katıldığım bir sosyal etkinlik için yapmak zorunda olduğum bir şey. Dolayısıyla sırayla bu kitapları okuyorum. Bugün 6. kitabı bitirdim ve fikirlerimde pek değişiklik olmadı. Yazar genelde aynı ya da benzer konuları işliyor, geliştirememiş dememin sebebi buydu. Ayrıca bazı betimlemeleri anlamsız bulduğumu söyledim ve hala aynı düşünüyorum. Yaşını almış insanlar için uygum dememin sebebi de dilinin ağırlığı falan değil kesinlikle, daha çok onların düşünce yapısına uygun olmasından kaynaklanıyor. Kadın konusuna gelirsek, Mustafa Kutlu cinsiyetçi bir yazar. Cinsiyetçiliğin dönemi olmaz, ayrıca "O dönemin şartlarını dikkate alarak beğendim," diye bir cümle kurmam mümkün değil çünkü ben şu an içinde bulunduğumuz döneme aitim ve düşünce yapım bu yönde. Adam neredeyse kadın karakter kullanmamış bile. Hüzün ve Tesadüf kitabında bir hikaye var, baş karakter ilk defa bir kadın ve onda da kadını ahlaksiz din düşmanı olarak göstermiş. Evet, dini sembolleri, karakterleri, ifadeleri çekip çıkarsak Kutlu'nun elinde hiçbir şey kalmıyor. Ben bunları kullanmasın demiyorum ama her kitapta olması can sıkıcı. Zorunda olmasam bu kitaplarla zaman kaybetmezdim. Üstelik o saydığınız yazarlar cinsiyetçi değildir, aksine kadını konu edinmekten de çekinmezler. Bir de şu değişim meselesi var. Ben bu yorumu önceki kitaplara bakarak da yaptım ve evet. Nerede bir beton görse, veya şehirli gençlerle ilgili bir şey geçse hicveden bir üslup kullanıyor. Yokuşa Akan Sular'ı okuduysanız ne demek istediğimi anlarsınız. Bence Mustafa Kutlu iyi bir yazar değil. Bir iki tane iyi kitabı var evet ama iyi yazarlar tekrara düşmez ve karşı cinsi de hemcinsleri kadar iyi anlatabilir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.