Kitabı 12 yaşımdayken okudum. O kadar sevmiştim ki tüm gün elimden bırakamamıştım, soba çıtırtısı eşliğinde sanki çizgi film izler gibi okumuştum. Arkadaşımın hazırladığı okuma maratonundaki kategorilerden ilki çocukken okuduğumuz bi kitaptı. O yüzden aklıma direkt bu kitap geldi ve yıllar sonra tekrar aynı şekilde beni içine aldı ve çabucak bitiverdi. Masalımız, ülkesini çok iyi yöneten bir padişahın -yine- tahtına kurulup gün içinde yaptığı iyilikleri dalkavuklarının pohpohlaması eşliğinde övünerek anlatmasıyla başlıyor. Bu durumdan rahatsız olan vezir, padişahın, "Sahi benden daha yüce gönüllüsü var mıdır?" sorusuna var deme cesaretinde bulunurr. Bir köyde, kör bir adamın her gün köy meydanına kurulup, ensesine vuran herkese bir kese altın verdiğinden bahseder. Padişah şaşar kalır bu işe. Vezirimiz padişahı ikna eder ve adamın bunu neden yaptığını öğrenmek için tebdili kıyafetle yola koyulurlar. Ve o adam da önce siz bana kuyumcunun hikayesini öğrenin sonra bana anlatın o zaman ben de size kendi öykümü anlatırım der. Kuyumcuya giderler, o da demircinin öyküsünü öğrenmelerini ister. Demirciye giderler, o da müezzinin hikayesini öğrenmelerini ister. Bu sefer müezzin de şapkacının öyküsünün öğrenilmesini ister. Tıpkı okur gibi padişah da bu işin sonu nereye varacak böyle diye düşünür :) ama bir kere yola çıkmışlardır artık. Şapkacıya giderler. Şapkacı da bir isteğim var dediği an bizimkilere bir yılgınlık gelir :) neyse ki şapkacının tek isteği diğerlerinin tüm öyküsünü öğrendiklerinde gelip kendisine de anlatmalarıdır çünkü doğal olarak adamların öyküsünü şapkacı da merak etmiştir. Padişah koşulu kabul eder ve şapkacının öyküsünü anlatmaya başlamasıyla, kitabın da adı olduğu üzere masal içinde masal okumaya başlarız. Ben çok çok severek okudum. Her yaştan okurun okuyabileceği bir eser ve rahatlıkla sizlere de öneriyorum.

Masal Masal İçindeAhmet Ümit · Doğan Egmont Yayıncılık · 20137,5bin okunma

·

303 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.