Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Erhan bir yorumu yanıtladı.
574 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Yeraltı edebiyatı diye adlandırılan bir tür varsa eğer (ki yokmuş, aslen Transgresyonel Kurgu olan tür ülkemizde Ayrıntı Yayınevinin çıkardığı seriyle özdeşleşmiş selpakvari) “Gecenin Sonuna Yolculuk” anladığım kadarıyla bunun ilk örneklerinden biri. 1932’de Fransız okurunun karşısına çıktığında arada bazı bet sesler çıksa da, büyük bir kesim
Gecenin Sonuna Yolculuk
Gecenin Sonuna YolculukLouis Ferdinand Celine · Yapı Kredi Yayınları · 20224,097 okunma
··
12,3bin görüntüleme
Ülkü Acar okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Ben de dün bitirdim ve okurken Hakan Günday'ın özellikle de Kinyas ve Kayra kitabına sık sık gidip gelen tek ben miyim acaba demiştim. Bitirip puanladıktan sonra , yorumlara bir bakayım dedim, karşıma çıkan ilk inceleme sizinki oldu ve Hakan Günday bilgisi. (konuyla ilgili linke henüz tıklamadım ama okuyacağım) . İyi bir inceleme yapmışsınız, kaleminize sağlık. Karanlığın romanı demek istedim ben de okurken hep. Bardamu'nun içinin karanlığı... Uzun süredir gözümü korkutan ama başlayınca da içinde akıp gittiğim bir okuma deneyimi sundu bana.
Erhan okurunun profil resmi
Teşekkürler, ben de Kinyas ve Kayra'yı düşündüm okurken. Bazı yerlerde duraklasam da aktı yine kitap. Çekiyor bir şekilde kendine.
Necip G. okurunun profil resmi
İncelemeyi dün sabah okudum, ancak bugün yorum yazabiliyorum:) Emeklerine sağlık Erhan. Benim okumamın üzerinden 4-5 yıl geçtiği için hafızamı tazelemek açısından böyle adım adım ilerleyen bir inceleme çok faydalı oldu. Ben bu kitabın en çok kurgulanış biçiminden etkilenmiştim. Genel bütünlüğe bağlı kalarak, çizilen dairenin dışına çıkmadan kendini kurgu içerisinde çok güzel yenileyen bir kitaptı. Buna benzer hacimlerde kitaplar okurken (eğer yayıncısı YKY dışında farklı bir yayınevi olsaydı kitabın hacmi en az %50 atardı sanırım) bu geçişler okurun en büyük yardımcısı oluyor. Düşme anlarında tutup kaldırıyor okuru ayağa. Bardamu'nun hikayesi, bir yandan kendi yolunda ilerliyor; diğer yandan coğrafi değişim, yeni insanlar, yeni olaylar dinamizm katarak kitap içerisinde kitap okutuyor. Bir başka detay ise, bir olay bütünlüğü sona erdiğinde veya mola verdiğinde diyelim, sanki Bardamu değil de Celine sazı eline alıyor ve bir sohbet havasında kendi düşünce dünyasından bir şeyler anlatıyor. Bu üslup da çok hoşuma gitmişti. Sanırım senin eleştiri getirdiğin konu da bu kısımla bağlantılı:) yani ben öyle hissettim en azından. Çünkü sağlam tespitler var aralarda ama tadımlık genelde. Sonra yine olaya dönüyor Celine... Kitabın tüm bu lezzetinin okura geçişi konusunda da senin de ayrı bir paragraf açtığın gibi Yiğit Bener'in rolü çok büyük. Gerçekten çok başarılı bir çeviriydi. Uzun zamandır görüşemediğimiz için biriken tüm yorum hakkımı bu incelemende kullandım sanırım:) Daha da yazacaktım ama durmak lazım bir yerde:) Tekrardan ellerine sağlık Erhan... Sevgiler...
Erhan okurunun profil resmi
Çok teşekkürler Necip, zaten ben de okuma listeme sen okuduğunda eklemişim kitabı, bugünlee nasip oldu ama ancak:) Kendini yenileyen bir kitap olduğu doğru kesinlikle, biraz sıkılıncı olaylar ya da coğrafya değişiyor hemen, böylece sürüklüyor okuyucuyu kitağ, özellikle ilk kısımlarda. Celinin sazı aldığı yerlerde de sorun yok aslında, zaten hangisi Celine hangisi Bardamu çok da anlaşılmıyor aslında:) Galiba benim sorununm Celine'in o tespitlerinin altını tam dolduramaması, ya da belki de uzattıkça uzatması, kısa kesse bazı şeyleri bağlamaya çalışmasa daha kolay akardı sanki o bölümler de, ama yazıda dediim gibi çok da şikayet edilecek bir şey değil, adamın tarzı böyle, dinletiyor da söylediğini. Yiğit Bener konusunda söyleyebilecek fazla bir şeyim yok açıkçası. Evet zor bir kitap, insanların kendini bağdaştırdıkları bir kitap ve güzel bir çeviri gibi görünüyor kesinlikle. Ama bunu yazanın Celine mi, Yiğit Bener mi olduğu konusunda kuşkularım var kitabın orjinalini okuyamadığım için. Yani çevirmen yazarın önüne geçmiş mi,? Bu şiirde daha çok sorun edilen bir problem ama böyle üslubun önemli olduğu metinlerde de gerçek yazarı tanımak konusunda da sorunlar çıkarabiliyor. Yani demek istediğim bazı çevirmenlerde,- genellikle böyle zor kitaplarda- bir şey gördüğümde, acaba bunu yazar mı demiştir yoksa çevirmen mi eklemiştir diye düşünebiliyorum, işte bu kitapta biraz o hissi aldım ben. Ama ne kadar doğru bilemem. Ben de fazla aktif değilim bu aralar zaten, bir iki tane inceleme yazdım daha. Senin yorumların ama her zaman - ne kadar uzun olursa olsun (hatta uzunları daha makbul)- değiyor okunmaya her zaman. Seviiniyor insan görünce. Elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum ben de.(uzaktan da olsa:) Umarım istediğin gibi geçiyordur hayatın da, çok teşekkürler tekrar yorumun için. Güzel görmek seni, sağlıcakla kal.
1 sonraki yanıtı göster
Metin T. okurunun profil resmi
" Ama ne olursa olsun eseri sanatçıdan ayırmak gerektiğini düşünenlerdenim ben." Bu görüşe, özellikle de bazı spesifik suçlar işleyen yazar, sanatçı ve dahi düşünürler için, artık katılmıyorum. Mesela Michel Foucault'ya rastladığım zaman yazısını atlıyorum :))) Erhancığım kalemine sağlık.
1 önceki yanıtı göster
Erhan okurunun profil resmi
Teşekkürler hocam, Foucault zaten ayrı değerlendirilmesi gerekenlerden :) Neyse ki sanatçı kişiliği geri planda kalıyor. Celine de yahudiler hala kızgın sanki . İşgal sırasında galiba bir Alman yazara bizim yahudiler neden hala yokedilmedi gibi bir laf etmiş hatta. Sonradan çevirmiş olabilir ama tabii.
Osman Y. okurunun profil resmi
Eline sağlık merak ettim , zaten duyduğumuz bir kitap malum. Uzun zamandır inceleme okumuyordum özlemişim.
Erhan okurunun profil resmi
Teşekkürler Osman, ben de yazmıyordum zaten isabet olmuş. Dediğim gibi insanlarda iz bırakan bir kitap, okunabilir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.