Adler der ki: Tramvaları amaçlarımıza uyduğu için biz yaratırız. Yaşadığımız hayatı biz seçeriz, nasıl yaşayacağımızın kararını biz veririz. Öfke , amacımıza hizmet ettiği için bizim yarattığımız bir duygudur. Mutsuzluk da yine aynı şekilde şu an onu seçmiş olmandan kaynaklıdır. Mutsuzluğunu çevrene veya geçmişine yıkamazsın. Kişinin nasıl dünyaya geldiği değil, elindeki malzemeler ile ne yaptığıdır. Yaşam tarzını sen seçersin ve seçtiğin yaşam tarzı senin kişiliğindir. Yaşam tarzını değiştirebilirsin. Değişmiyor ise tek nedeni değişmemesine karar veriyor olmandır. Eksikliklerini farketmek demek kendini sevmemeyi seçmek demektir. Kendini sevmemek için sadece eksik olduğun yönlere odaklanıyorsun. Şimdiki ben kavramını kabul edip sonuç ne olursa olsun ileriye adım atma cesareti göstermek gerekir. Neden ileri adım atmıyorsun sorusuna cevap olarak , şu an keyif aldığın şeyleri feda etmek istemeyecek kadar değişmek istemiyorsun. Kimseyle yarışmadan ileriye doğru gitmeye devam etmek yeterlidir. Kıyaslamaya gerek yoktur. Kendini kabullen ve ilerle. -Bütün sorunları kişiler arası ilişkilerle ilgilidir. İnsanlarla olan ilişkilerde kişisel öfke hemen diner, haklı olarak hissedilen öfke uzun sürer. İletişimde öfkeyi seçmek zorunda değiliz. Kişiler arası ilişki intikam aşamasına vardığında iki tarafta çözüm bulamaz, güç mücadelesi ile karşı karşıya kalındığında karşındakinin tepkisine yanıt vermemek, anlaşmazlıktan uzaklaşmak en doğrusudur. Dilin gücüne ve mantığın diline güvenmek gerekir. Kişiler arası ilişkilerde haklıyım dediğinde zaten bir güç mücadelerine girmişsin demektir. Eğer haklı olduğunu düşünüyorsan konunun hemen orada kapanması gerekir. Her insanın yaşam görevleri vardır. Davranışlara yönelik iki hedef ; kişinin kendine güvenmesi ve ben bu beceriye sahibim bilinci , diğeri toplumda uyum içinde yaşamak yani insanlar yoldaşımdır bilincidir. Bunun dışında iş görevleri, arkadaşlık görevleri ve sevgi görevleri vardır. Görevler ayrılır. Başkaların görevlerine müdahale edilmez. Yapılan seçimin yarattığı nihahi sonucu en nihayetinde kim deneyimleyecekse o görev ona aittir. Sevgi görevlerinde kısıtlama olmaz . İnsan bu kişiyle ne zaman vakit geçirsem özgürce davranabiliyorum diye düşündüğünde gerçek aşkı hisseder. Kişiler arası ilişkilerde kabul görme arzusunu reddet. Başkalarının beklentilerini tatmin etmek için yaşama. Bunu yaptığınızda kendi hayatını yaşamamış olursun. Özgür olamazsın. Başkalarının yargıda bulunması veya senin için düşündükleri onlarla ilgilidir ve dolayısı ile onların görevidir, seni bağlamaz . Görev ayrımı konusu anlaşılır ve pratik edilir ise kişiler arası ilişkilerde özgürlük hissedersin. Sağlam ilişkiler kurulması için belli bir mesafe olması gerekir. Kişi yardım istediğinde yardım etmeli ama yardım edeceği kişinin özel alanını ihlal etmemelidir. Kişi ne övgüde bulunmalı ne de azarlamalıdır. Bu yatay ilişkidir ve böyle bir ilişkide minnet , saygı , mutluluk sözcükler fazlasıyla dile gelir. Kişiler arası ilişkide müdahale ve haklı olma çabası varsa bu dikey ilişkidir. Özgür yaşamak istiyorsan bunun bir bedeli vardır, özgürlüğün bedeli başkaları tarafından sevilmemektir ve başkaları seni sevmiyorsa bu seninle ilgili değil onlarla ilgilidir. Ben benim sen sensin. İlişki bozulacak diye korku içinde yaşanılan bir ilişki özgür olmayan bir yaşam tarzıdır. Kişiler arası ilişkilerde topluluk hissi ve toplumsal fayda yaratma önemlidir. Sen topluluğun merkezi değil bir parçasısın. Ben kişiye ne verebilirim diye düşünmen gerekir. İlişkilerde zorluk yaşadığımızda daha geniş topluluğun sesini dinle ilkesine göre hareket etmek gerekir. Hayat sadece şu andan ibarettir ve bu anda dans ediyormuş gibi yaşamak gerekir. Sen değişirsen etrafındaki kişiler de değişir. Değişmekten başka seçenekleri kalmaz . Önemli olan kişinin nasıl dünyaya geldiği değil , o malzeme ile ne yaptığıdır ve nasıl yapacağımızı kendimiz seçeriz. Kendini değiştirebilecek tek kişi sensin. Kendini kabullen , başkalarına güven ve başkalarına fayda sağla.

Kendinle Savaşma SanatıFumitake Koga · Koridor Yayıncılık · 20191,109 okunma

·

174 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Öznur Harmanci