Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

283 syf.
8/10 puan verdi
“Benim kitaplarımı okuyan katil olmasın, savaş düşmanı olsun. İnsanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılayamasın. Kimse kimseyi asimile edemesin. İnsanları asimile etmeye can atan devletlere, hükümetlere olanak verilmesin. "Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki, bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları ellerinden uçmuş gitmiştir. "Benim kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır. Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar." Diyor büyük usta, son nasihatlerinde… Ne zaman Yaşar Kemal romanı okusam betimlemelere hayran kalırım, ezilen insanları gözümde canlandırır, konuşma şivelerindeki üslubu sanki duyuyormuşum gibi hissederim. Anadolu’nun saf-temiz- insanını sıradan bir konuyla harmanlayarak ortaya yürek burkan hayatlar, ağıtlar çıkarır Yaşar Kemal. O, yok olan, yitirilip giden, yok edilen kültürleri anlatmıştır, Anadolu uygarlıklarının, halkların yaşamları şiirsel bir tarz ve vicdani bir hüzüne dönüştürür, konu olur onun romanlarına. Binboğalar Efsanesi de böyle bir hüznü, ayrılığı ve zorluğu anlatıyor, “hüzün” neredeyse bütün romanlarının temasıdır. Toros eteklerinde Türkmen göçeberin yerleşik düzene geçmeleriyle ortaya çıkan güçlükleri, düş kırıklıklarını ve geçmiş yaşamlarına duydukları özlemi konu alır Binboğalar Efsanesi. Osmanlı İmparatorluğu binlerce yıldır konar göçer yaşayan Yörükleri yerleşik hayata geçirmek için çeşitli baskılar uygulamıştır. Yörük topluluklarının, yüzyılları kapsayan doğayla kurmuş olduğu etkileşimin bir anda kendi doğasının dışındaki güçler tarafından belirlenmeye çalışılması acı dolu olayların yaşanmasına neden olur. Ve bunun sonucu olarak 20.yy gelindiğinde geriye sadece birkaç yörük obası göçer olarak kalmıştır. Yörükler, yayladan düze inmişler, konmak için bir düzlük aramaktadırlar. Nereye gitseler insanlar tarafından hakir görülmüşler, saldırıya uğramışlardır. Bütün bu olayların çevresinde Horasanlı Demirci Haydar Usta’nın çareler araması, torunu Kerem ve Yörük güzeli Ceren’in başından geçenler anlatılır. Haydar Usta bir ayrılığın ve yakıcı özlemin duygusunu kitap boyunca okuyucuda hissettirir. Aladağ Yörüğünün ölümü, varolduğu topraklardan ayrılmaya zorlanmasıdır. Hep bir sürgün göçü ve yer edinme telaşı mezarlarına dek yansır: “Yörüklerin mezarları vardır da mezarlıkları yoktur. Yolda belde, kim nerede ölürse, öldüğü yere gömüverirler…” Yörüklerin Çukurova’daki mücadelesi yıllarca sürer. Yerleşmek için mücadele verenlere, sürülenlere, kurulu devletin bakış açısı Yörükler için kavga, ölüm, mal kaybı olur, yörükler gün geçtikçe zulüm sivrildikçe çadırlarını kuracak bir toprağın yakıcı özlemini taşır dururlar. Yurtları olmayan Obanın hüzünlü türküsü gibi destansı anlatısıyla… Binboğalar Efsanesi bir Yörük efsanesidir. Efsaneye göre sevenlerin kavuşmasına izin vermeyenlere öfkelenen Toros dağlarının bin tane boğaya dönüşüp Çukurova’nın üzerine yürümesidir. Konacak bir yer hayali ve istekleri, insanların çeşitli efsanelere yönelmesini sağlamış; yıldızların birleşmesi anında söyenilen bir dileğin kabul olunduğuna inanılmıştır. Yaşar Kemal’in çeşitli efsaneleri usta diliyle anlatısı gerçekten saygıya değer. Binboğalar Efsanesi’ni bitirirken, Üç Anadolu Efsanesini, son olarak da İnce Memed serisini okuyup noktalayacağım.
Binboğalar Efsanesi
Binboğalar EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20204,938 okunma
··
87 görüntüleme
Can okurunun profil resmi
İncelemeniz detaylı ve çok güzel olmuş, Yaşar Kemal'in betimlemeleri gerçekten harikadır. İnce Memed serisini sona bırakmanız çok isabetli olmuş, çünkü bir başlayınca bitmeden bırakamayacağınız, bitince de devamını isteyeceğiniz harika bir eser, ben hala etkisindeyim. Şimdiden keyifli okumalar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.