Gönderi

371 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
Nazilerin "Sonnenkinder" (Güneş Çocukları) projesinden yola çıkarak
Nazilerin inanışlarına göre sadece ari ırk mensuplarının çiftleşmesinden doğan çocuklardan oluşan yeni bir ırk gelecekte tüm Dünya’yı ele geçirecektir. Güneş çocukları (Alm. Projekt Sonnenkinder) kod adını taktıkları bu projeden doğan çocuklar savaşın son aylarında denizaltılar ve uçaklarla kaçırılarak tüm dünyaya yayıldı. IV. Reich’ı kuracak olan bu çocuklar geçmişleri hakkındaki tüm bilgiler gizli tutularak yetiştirildiler ve önemli mevkilere getirildiler. Yaklaşık 30 yıl sonra Cenevreli bir bankacı, New York'lu bir mimar olan Noel Holcroft ile babasının vasiyeti hakkında konuşmak üzere onunla temasa geçti. Amerikalı Noel, aslında eski bir Nazi Üst Düzey Yüksek yetkilisi olan Heinrich Clausen'in oğludur. Annesi daha savaş başlamadan Noel’i A.B.D.’ye kaçırarak yeniden evlenmişti ve geçmişi hakkında çok az konuşurdu. Clausen ve iki yüksek rütbeli arkadaşı, Holokost'u öğrendikten sonra, üçüncü Reich'tan çalınan büyük bir serveti Zürih'teki bir hesaba aktarmışlardı. 780 milyon ABD Doları tutarındaki bu para, Noel ve diğer iki ölü Nazi yetkilisinin torunları tarafından Holokost'tan kurtulanlara ve Holokost kurbanlarının soyundan gelenlere tazminat ödenmesi için kullanılmalıydı. Bunu sağlayabilmek için Noel Holcroft’un diğer iki Nazi yetkilisinin çocuklarını bulup onlarla iletişime geçmesi gerekiyordu. Ancak, 30 yıldan fazla bir süredir söz konusu paranın varlığından haberdar olan ve gelişmeleri takip eden başka gizli örgütlerde vardır. Noel'in diğer mirasçıları bulmak için Brezilya, İngiltere ve Almanya’ya gider. Gittiği her yerde sürekli izlenir, ölüm tehlikesi atlatır, tanıdığı herkes neredeyse birbirinden farklı bilgiler verir ve neredeyse konuştuğu herkes sonradan öldürülür. Bu, casusluk, karşı casusluk ve çok sayıda öldürme ve ihanetle dolu aksiyon dolu bir kitaba yol açar. Senaryonun okuyucuyu en yoran özelliği, gelişmelerin uzun süre iki ayrı tarafın gözünden anlatılması, Holcroft ile Wolfschanze’yi temsil eden Johann von Tiebolt. Üstüne üstlük araya sürekli olarak ODESSA, İngiliz Haberalma Servisi ve Nachrichtendienst üyeleri de girerek konuyu daha da karmaşık bir hale getiriyorlar. (Bunların çoğu doğal olarak film çekilirken senaryodan çıkartılmış. Yoksa tahminim 4 saatlik bir film olurdu.) Robert Ludlum, Jack Higgins, Frederick Forsyth, Glenn Meade, gibi yazarların eserlerinin büyük bir kısmı, yakın tarihsel geçmişimizden yola çıkarak bazı teoriler etrafında gelişen ve günümüze kadar uzanan komplolara dayanır. Bu tarza verilen isimlerden birisi de “çağdaş tarihe dayanan gerilim romanları” şeklinde bir tanımlamadır. Ludlum’un en güçlü yönü, oldukça ilginç ve karmaşık bir olay örgüsü kurmasıdır. (Hatta bu sefer biraz fazla karmaşık olmuş.) Bu senaryo gelişirken araya çok güzel aksiyon sekansları yerleştirir ki bu kitapta fazla hızlı olmuş. En zayıf yönü olan tarafı da tüm macera romanlarında gördüğümüz yüzeysel kahramanların Ludlum’da üstüne üstlük sıkıcı diyaloglar yapmasıdır. Aslında, o ve onun döneminin macera romanı yazarları her kitabı potansiyel bir sinema senaryosudur. (bunu da hesaba katarak yazarlar!) Altın Kitaplar Yayınevi’nden 1986 Mayıs tarihinde çıkan elimdeki ikinci baskı, 378 sayfayı kapsıyor. Kitabın senaryosu bazı yerlerde çok karıştığından mütercim Gülten Suveren’in de zorlandığı belli oluyor. Bire bire tercüme yerine kendinden yorumlar katacağı yerlerde çekingen davranmasaymış akış ve okuyucunun anlaması daha kolay olabilirmiş. Baskı da gözüme rahatsız eden bir nokta çarpmadı. Sahaflarda10-20 TL aralığında bulabiliyorsunuz. Yalnız bulduğum kitapların kondüsyonları zayıf oluyor. 4. Reich, uluslararası gerilim ve casusluk, akla gelebilecek her türlü savaş sonrası terörist ve gizli örgütün olduğu bu koşuşturmacayı okurken sık sık geriye dönme ihtiyacı duyuyorsunuz. Filmini izlemek daha kolay ve Michael Caine rolünün hakkını veriyor.
Yemin
YeminRobert Ludlum · Altın Kitaplar · 198628 okunma
·
141 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.