Ulus Baker okumalarına kademeli olarak başladım. Aslında son birkaç yıldır tüm konuşmalarını izledim, notlarımı aldım. Onun düşüncelerini anlamak belirli bir birikim gerektiriyor. Özellikle Spinoza ve Deleuze üzerine Ulus Baker'den öğrenilecek çok şey var. Bu kitabın yüksek lisans tezi olması ve sonradan Türkçeye çevrilmiş olması ise ilginç bir anektod. Bundan 30 yıl önce böylesine mükemmel bir master tezi yazıldığını görünce, akademilerin bugünkü hali gözümün önüne gelince üzülmemek elde değil. 《》 Kitabın konusu bugün de güncelliğini koruyor "İslamcı Söylem". Yazıldığı tarih itibariyle baktığımızda kürt kökenli ve Nakşibendi tarikatına mensup Turgut Özal tarafından yönetilen bir Türkiye var. Başörtüsü ya da popüler adıyla türban sorunu ülkenin önemli sorunlarından. İslami örgütler ve dernekler medyanın ve toplumun kıskacında; Hizbullah, Hizbul-tahrir, Cemalettin Kaplan, Nurcular, Süleymancılar, Nakşibendiler... Lakin 1990 yılı içerisinde Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Bahriye Üçok ve Turan Dursun gibi İslami örgütler ve türban sorunu üzerine görüşleri ile ön plana çıkan aydınlar birer birer suikaste uğramıştı. 1993 yılında Sivas Katliamı ve Uğur Mumcu suikastı yaşanmıştı. 《》 Tüm bu yaşananların ışığında politikada İslami görüşün ve huzur söyleminin etkisini araştırıyor Ulus Baker. Malum o dönemlerde meşhur slogan "Huzur İslamda" idi. Laiklik ilkesinin yavaş yavaş aşınması, imam hatip mezunlarının kendi alanları dışında mesleki örgütlere yerleşmesi, dinin referans alınması, finansal olarak örgütlenme süreci ve küçük adam dediğimiz seçmen kitlesi üzerinde dini söylemin etkili olması Türkiye'nin bugünlere geleceğinin habercisiydi.

Siyasal Dilde Huzur SöylemiUlus Baker · İletişim Yayınları · 202044 okunma

·

512 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Murattgenstein