Öncelikle duygu durumunuzun ve psikolojinizin iyi olmadığını düşünüyorsanız bu kitabı okumayı biraz erteleyin.Çünkü kitap "Öyleyse kim kurtaracak beni var olmaktan? Hayatımı toprağa veriyorum." cümlesiyle başlıyor ve ardından sizde ister istemez yazarın umutsuzluğuna, kaybedişine ve üzüntülerine ortak oluyorsunuz.Ama yalnız olduğunuzu ,sizi anlayacak biri veya kendinizden bir şeyler (hatta daha fazlası) bulacağınız bir kitap arıyorsanız hemen okuyun derim.Bu kitaba başlamadan önce şüphelerim vardı.Anlatı türünde yazıldığı için pek etkileneceğimi sanmıyordum.Fakat hiç öyle olmadı.Her sayfasında alıntı yapılacak birden çok cümle var ve okuduğum bazı bölümlere geri döndüğümde yeni anlamlar çıkardığımı fark ettim.Bu kitap Pessoa'nın ölümünden sonra açılan sandığından çıkan dağınık metinlerin birleştirilmesiyle oluşturulmuş.Kitap 3 bölüm.1.bölüm 563.sayfaya dek süren 483 tane kısa parçadan ,diğer iki bölümse "Büyük metinler ve Ekler " adında sonradan eklenmiş kısımlardan oluşmakta.Kitabın genelinde yazarın yalnızlığı,karamsarlığı ve varoluş sancılarını hissediyorsunuz."Kendime karşı bir yabancıyım ve kendi kendimin seyircisiyim." cümlesiyle yaşadığı ağır varoluş sıkıntısını açıkça ifade etmiş."Istırap molası ve Sıkıntılı bir gecenin senfonisi " adındaki bölümlerin yeri bende ayrı oldu.Ve bugüne kadar okuduğum hayal-hayat çatışmasını en iyi ele alan kitap oldu.Wilde,Hayyam,Shakespeare,Eros,Amiel ve Herakleitos gibi bir çok yazarın düşünceleriyle kendi edebiyatının harmanlandığı zamanının ötesinde yazılmış nadide bir eser.Okuduktan sonra insana çok şey katacağını düşünüyorum.Ve bu kitabı ileride tekrar okumak istiyorum.Tavsiye ederim.