Oidipus ...
Thebai üçlemesi olarak geçen kitabın ilki..
Bilmeyen yoktur galiba tragedyayı. Okunmasa bile gerek filmlerde gerekse kitaplarda sıkça adı geçen bir isim.
Kitabın konusundan bahsedecek olursak Thebai kralı Laios ve Lokaste evli çifttir. Bir gün rüyasınde kendini gebe gören Lokaste bu rüyasını bir kahine açar ve kahin şu yorumu yapar. " Doğacak olan çocuk ileride babasını öldürecek ve anne ile evlenecek. " Bu kehanet üzerine çift bebeği öldürmek ister, ve bu emri verir. Ancak Oidipus ölmez Çoban tarafından evlatları olmayan bir aileye verilir. Ancak Oidipus sonradan bunu öğrenir ve hakikati aramaya koyulur. Duyduklarına kendi de inanamaz. Şaşkınlık ve öfke içinde dolaşırken kavgaya karışır ve öz babasını öldürür.
Thebai kentinde bir canavarın şehirde korku saldığını sorduğu sorulara cevap vermeyenleri ile öldürüldüğünü görür. Canavarın sorduğu soruları bilerek Oidipus tahta geçer. Lakoste ile evlenir ve öz annesinden 4 tane çocuğu olur. Yıllar sonra bir veba baş gösterir. Oidipus bunun nedenini araştırmak için bir kahine başvurur ki tüm gerçekler burada açığa çıkar.
Oidipus kendi eliyle kendini gözlerini kör ederken , karısı ve aynı zamanda annesi bu acıyla intihar eder.
Tüyleri diken diken eden Kral Oidipus... Kadercilik anlayışını iliklerine kadar işleyen eser. İnsan kaderden kaçamaz mı ? Kaçamaz. Oidipus halbuki şehir değiştirip bu kehaneti yalanlamak istemişti. Gücü yetmedi .. Kaderin karşısında hepimiz güçsüz birer avareyiz.. Şimdiye kadar okuduğum en efsane tragedya örneğiydi. Mutlaka okunmalı der sözü burada bitiririm.
